17

20.6K 1.2K 252
                                    

Kapıyı açmamızla kalabalığın bizi karşılaması bir olmuştu. Sıkışık bir çok beden birbirlerine girmiş biçimde etraftaki masalarda oturuyorlardı. Işıklandırma koyu mavi benzeri bir tonda olduğundan adamın içini sıkıyordu. Arkadan gelen kısık sesli müzik ise iç sıkma eylemini daha da bir destekliyordu.

Bu kadar kişinin olması canımı sıksa da sesimi çıkarmadan Bahadır'a bir baş işareti yaparak sağa doğru yöneldim.

Elimdeki tepsiyi sıkıca tutarak yavaş yavaş içki isteyenlere dağıtıyor ya da ortalıkta geziniyordum almak isteyen olur mu diye.

Nazik ve sakin bir insan gibi görünmek için çabalalıyordum resmen. Halbuki kafam asla burada değildi hatta tanımadığım birinin kafasında tepsiyi kırasım falan vardı.

Bir müddet sorunsuz bir şekilde işler devam ederken gördüğüm sarı saçlarla tüylerim diken diken olmuştu.

Dudaklarımdan fısıltı şeklinde bir 'siktir' kelimesi dökülürken yutkunarak arkası dönük olan bedenin tersi yönde dolaşmaya başladım.

Eğer bu kadın buradaysa Mavi Mafya da kesin burada olacaktı ve şimdiden germeye başlamıştı beni bu durum. Ne demiştim; koca şehirde aynı yerde olma şansımız az mı demiştim? Bende bu şans varken çölde kutup ayısıyla dans bile ederdim be.

Elimde olmadan çenem sıkılmaya başlamıştı. Bu sıkıntılı yüz ifademle etrafı tararken gözlerim sadece bir çift mavi gözü arıyordu.

Hızlı hızlı gezinirken bir anda müziğin kesilmesi ve ışıkların renginin sarıya dönmesiyle gözlerim kamaşmıştı. İstemsiz bir biçimde ellerimi gözlerime atarak ovuşturmuş ve yanımdaki içki isteyen adama yönelmiştim.

Ne olduğunu anlamadan elimdeki bardaklar tükenince tepsiyi göğsüme yaslayarak mutfak kısmına doğru ilerliyordum ki mikrofonun cırlamasıyla merakla kürsü benzeri kısma döndüm.

Keşke dönmeseydim.

Karşımda sapsarı saçları ve sinsi gülümsemesiyle kafamda tepsi kıran kadın duruyordu. Ellerini mikrofona sarmış, gözlerini ise misafirlerde gezdiriyordu.

"Öncelikle hepinize merhaba demek istiyorum değerli konuklar" diyerek duraksamış ve alkış sesinin kesilmesini beklemişti.

"Hepinizin bildiği gibi bugün burada toplanmamızın amacı" elini misafirlerin olduğu tarafa yöneltti "Sevgilim Barış'ın doğum gününün olması ve ilk ben kutlamak istedim açıkçası" demesiyle ortamdan gülüşme sesleri gelmişti.

Benimse algılarım kapanmıştı sanki.

Arkadan gelen boğuk seslerle birlikte kendimi sarı yılanın elinin gösterdiği tarafa döndürmüş ve yutkunarak gözlerimi sevdiğim adama çevirmiştim.

Neye üzüleceğimi bile bilmeden donmuş bir biçimde karşımdaki adama bakıyordum.

Oradaydı. Kanlı canlı orada, masaya yaslanmış, siyah takım elbisesiyle gülümseyerek sahnedeki kadını izliyordu. Arada gözleri konuklarda dolaşıyor ardındansa tekrar sahneye dönüyordu.

Tüm gücüm çekilmiş gibi dikilmiştim yerimde. Ellerim tepsiyi sıkmaktan acımaya başlamış ve gözlerim dolmuştu. Ne sahnedeki sesleri ne de çevremde olan hareketlilikleri duyabiliyordum.

Bir anda kolumun tutulmasıyla transtan çıkıp kendime gelerek koluma yapışan elin sahibine baktım.

Bahadır endişeli bir ifadeyle ağzını oynatsa da ne dediğini anlamıyor, kaşlarımı çatarak bakıyordum sadece.

"Gündüz!" Diye sonunda boğukça duyduğum sesle kendime gelip bir anda ellerimin arasındaki tepsiyi düşürmüştüm. Neyseki o gürültüde sesimiz duyulmamıştı, gerçi duyulsa bile ne yapardım bilmiyordum ya.

Bahadır hemen eğilerek tepsiyi alıp beni çekiştirmeye kalksa da izin vermeyip sahnede konuşan kadına döndüm ve dinlemeye çalıştım.

"Ve şimdi konuşma yapması adına Barış Akel'i sahneye davet ediyoruz" diyerek büyük bir alkış fırtınasının fitilini ateşledi.

Gözlerim merdivenlere doğru yürüyen adamı izlerken ellerim yanlarımda yumruk olmuştu. Sakin olmaya çalışarak, karizmatik bir şekilde yürüyen adama bakmayı sürdürdüm.

Sakin ol Gündüz yapabilirsin koçum.

"Gündüz hadi gel gidelim bak yeterince iş yaptık zaten alırız da parasını" diyen Bahadır'ı umursamadan sahneyi izlemeye devam ediyordum.

Merdivenleri çıktıktan sonra olanlar artık ağır çekim yaşanıyormuş gibi hissettiriyordu bana. Adım adım sahnede ilerleyen sevdiğim ceketinin önünü ilikleyerek sarı yılana doğru yanaşmıştı. Nazikçe elini kadının beline sararak kendine çekip yanağına küçük bir öpücük kondurmuş ve konuklara doğru çevirmişti bedenini. Eli hala kadının belini sıkarken mikrofonu eline aldı.

Sinirden ve üzüntüden nefesim kesilmiş, gözlerim dolmuşken bulanık görüşümle mavilerin beni bulduğunu fark etmem içimde fırtınaların kopmasına neden olmuştu. Gözümden düşen bir damla yaşla görüşüm netliğini kazanmış ve karşımdaki adamın şaşkınlığını izlememi sağlamıştı.

Acıyla kavrulan yüreğim bu sahneyi daha fazla izleyemeyeceğimi söylerken bu sefer Bahadır'ın beni sürüklemesine izin vermiştim. Yüzümdeki acıyla bana şaşkınca bakan adama bir gülümseme sunup dönmüştüm arkama.

Mutfak kısmına doğru yürürken sesine bile aşık olduğun adamın boğuk konuşması kulaklarımı dolduruyor ve daha çok ağlamama neden oluyordu.

Tam her şey iyiye gidiyor derken yine yokuş aşağıya sürüklenmeye başlamıştım. Ne güzel; ben sevdiğimi kabullenmiştim, o ise artık sınırlarını kaldırmaya başlamıştı. Ne vardı bu şekilde mutlu mesut ilerleseydik?

Ah salak Gündüz ah salak Gündüz ne vardı da kapıldın sen bu mafyaya.

Ağlamam şiddetlenirken Bahadır kolumdan tutarak beni arabasına sürükledi. Bense yapabileceğim en iyi şeyi yaparak ona yaslanıp ağlamayı sürdürdüm.

Bu kadar hayal kırıklığına uğrayacağımı asla düşünmemiştim. Daha ne kadar kötü olabilir derken bir üst düzeyi çıkıyordu koduğumun hayatında.

Sinirle elimi saçıma atarak karıştırıp Bahadır'ın beni arabaya yerleştirmesine izin verdim. Zorla emniyet kemerimi de taktıktan sonra başımı ellerimin arasına alarak öylece durdum. Ne ağlamam kalmıştı ne de başka bir şey. Arabanın içinde sadece sakin nefes seslerimiz duyuluyordu.

Sakinleşen zihnimle oturduğum yerde bir karara varmıştım.

Ben bu ilişkiyi artık kesecektim.

Ya o kadını bırakacaktı 'ki sevgili bile değillerdi dediğine göre' ve benimle düzgün bir ilişkiye girecekti ya da bir daha görüşememek üzere o yoluna ben yoluma gidecektim.

Bu da Gündüz sözüydü ve ben bir söz verdiğim zaman onun sonuna kadar arkasında dururdum.

La noluyo noluyo hani bu kurguda gülüyorduk biz, ağlıyorum şimdi iyi mi? andjad

Neysem çiçeklerim umarım beğenmişsinizdir.

Ha bir de şey diyeceğim. Ben bu Bahadır ve Bartu ikilisini yeni bir kitap olarak yazmaya başladım bakmak isteyenleri oraya alabilirim bir de yeni bir hikaye daha yazmaya başladım isteyenler ona da bakabilirler. Vee yorum yapan herkese cevap veremedim ama hepsini okudum, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. <3<3<3<3

Yine çok konuştum ya. Neyse hepinizi öpüyorum iyi okumalar. Hatalarım varsa affedin lütfen. Görüşürüzzz.






KASİYER / GAY  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin