Saat gece iki olmak üzereydi fakat Jimin ile muhabbetimizi hâlâ kesememiştik. Jeongguk'un gözleri yorgunluktan kapanırken ona yatağa gitmesini söylemiştim. İtiraz etmiş fakat tekli koltukta birkaç dakika da sızmıştı. Yoongi'nin ısrarıyla Jimin zarzor kalkmış ve en sonunda saat üçe yakın evden gitmişlerdi.
Koltuğa dönüp baktığımda, küçük bir çocuk gibi orada kıvrılıp yatıyordu. Gece gece bitmiş bir haldeyken onu kucağımda taşıyamazdım. Uyandırmam gerekiyordu. Bir iki adım yaklaşıp kolundan dürterek uyandırmaya çalıştım. "Jeongguk, uyan. Yatağa gitmeliyiz." Uyanacağından hiç ümitli olmadığım gibi kendimden de ümidi kesmiştim. Bir kolunu omzuma atmış ve diğer kolumla belinden tutarak onu kaldırmıştım. Uyuyan insanlar daha ağır oluyorlardı sanırım. Yada o ölen insanlar için söyleniyordu, hatırlamıyorum.
Yavaş yavaş merdivenleri geçmiştik. Üst kata ulaşmadan bile nefesim tükenmiş ve kollarımda hiç derman kalmadığını hissetmiştim. O sırada Jeongguk'un hafif mırıldanmalarını işitiyordum. Odaya yavaşça girdiğimizde onu yatağa öylece bıraktım. Bacaklarını yatağa yerleştirmiş ve başını da yastığa denk getirmiştim. Jeongguk mırıldanmaya devam ederken kolumdan hafifçe çekiştirdi. İlk elime bakıp sonra ona baktım.
"Tae... hyung, işemek istiyorum." Sesindeki titrek ve uyuşukluk gülmeme neden olmuştu. Bu kadar açık sözlü olması komiğime gitmişti. Onu tekrar kaldırıp tuvalete götürmem gerekti. "Sana o kadar içme demiştim. Meyve suyuyla sarhoş olan ilk insan olmalısın" dedim burnumda gülerek. Duyup duymadığından emin değildim ama onaylıyormuş gibi küçük mırıldanmalar çıkartıyordu dudaklarının arasından. Tekrar onu kaldırıp tuvalete götürecektim. Kendine az da olsa gelmişti.
Tuvalete girdiğimizde dinlenmek için klozetin kapağını kapattım ve onu üstüne oturttum. Gözleri aralanmıştı. Bir eliyle kolumu tutmaya devam ediyordu. "Altına işeme sakın" derken hafifçe gülmüştüm. "Kendin işeyebilir misin?" Birkaç dakika bekledim fakat cevap vermedi. Bu demek oluyordu ki bu iş bana kaldı. Onu oturduğu yerden kaldırmış ve klozetin kapağını açmıştım. Şu an hâlâ uyukluyor sayılırdı. Yaptığım şeylere tepki veremeyecek kadar beyni uyuşuktu. Bu yüzden eşofmanını indirip o işi halletmeye çalıştım. "Jeongguk, artık kendini bırakabilirsin" demiştim. Gözlerini hafifçe araladığını fark ettim. Olduğumuz durumun farkında değildi. Durduğum pozisyon ve olduğum durum, komik ve bir o kadar utanç vericiydi. Benim için bir şey etkilemese de Jeongguk'un utanacağına emindim.
Çoktan işini bitirmiş ve eşofmanını geri giydirmiştim. Lavaboda ellerimize su tutup kurulamıştım. Hâlâ kulağımda tatlı tatlı mırıldanıyorken benimde gözlerimin kapanmasına az kalmıştı.
Bu kadar şeyden sonra hâlâ uyuklaması inanılmazdı. Onu yatağa yatırdığımda ağzından karışık meyve suyu kokusu yayılıyordu. Bir insanın içebileceğinden daha fazla meyve suyu tüketmişti. İdrar kesesinin patlamaması bir mucizeydi(!) Tebessüm ettim ve bir elimi saçlarına geçirmiş, hafifçe karıştırarak kaşımıştım. Tatlı duruyordu. Fazla tatlı duruyordu ve onun masum olduğunu biliyordum. Bu eve geldiğinden beri o böyleydi. Etrafımdaki insanlardan daha saf ve dürüsttü.
Onun her cümlesi beni afallatıyordu, kötü hissettiriyordu. Alışığım da olan birisi değildi. Jimin'in dediği şeyler aklıma gelmişti. Belki o kadar saf ve masum biri değildi. Belki her şeyin farkındaydı ve çoğu şeyi benden öğreniyordu. Belki de çoğu şeyi ben ondan öğreniyordum. Bunları düşünürken o benim gömleğimin ucundan tutmuş, bende fark etmeden onunla benim aramdaki boşluğu kapatmıştım.
İnce ve pembe dudaklarının yumuşaklığını hissettim. O tepki vermiyordu. Sadece dudaklarımı ona değdirmiştim. Geri çekilmiş, yumduğum gözlerimi tekrar açmıştım. Hâlâ uyuyordu. Derin bir nefes vermiştim. Geri çekilmek istiyordum fakat eliyle gömleğimi sıkıca tutması bunu engelliyordu. Uyurken bu eylemi gerçekleştirmesi tuhafıma gitmişti. Az önce yaptığım şeyi düşünecek olursam,
Bunu yapmak bir hataydı.
Geri çekilmek istedim tekrar fakat ağzından çıkan kelimeyi duydum. "Gitme, Taehyung..." mırıldanmasına kendimi kaptırmamaya çalışıyordum. Bana ismimle seslenmesi tuhafıma gitmişti. Bir şey demesi için ona yaklaştım. Gözlerini güçbela açıyordu. Ona biraz daha yaklaştım ve aralanmış dudaklarından o cümleyi duydum. "T-tekrar yapar mısın?"
********
Ehem... evet...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
