disappointed

1.4K 145 172
                                    

Medyadaki şarkıyı çok seviyorum 🥺

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar ❤️

Jeongguk...

Küçük veya büyük bir hata yapmak artık benim için önemsizdi. Yaptığım en ufak  hata  ayağıma dolanıyor ve beni yere seriyordu. Artık daha titiz davranmalı ve hayatımda hata lüksüne yer olmadığının farkına varmalıydım. Bir gündür kimseye belli etmemek için çaba harcadığım yaram bile bakışlarını benden esirgeyen sevgilim kadar acıtmıyordu canımı. 

Benimle bir kelime dahi olsa konuşmuyor, ona dokunduğumda kendini geri çekiyor, yüzüme bile bakmıyordu. Acı çekiyordum. Aynı evde hatta aynı odada kalan iki kişiye göre fazla yabancıydık birbirimize.

Tamam beni alkışlamasını veya tebrik etmesini beklemiyordum ama bakışları bile buluşmuyordu bakışlarımla.  Bu dayanılmazdı. Göz bebeklerim yanıyordu. Bana hesap sormasını istiyordum.  Bağırıp çağırmasını, üstüme yürümesini hatta vurmasını istiyordum ama hiçbir şey yapmıyordu. Ben yokmuşum gibi davranıp beni cezalandırıyordu ve inanın bana bu benim için dayanılması en zor şeydi.

Beni görmezden gelmesini rafa kaldırsam bile canımı sıkan onlarca neden daha düşüyordu önüme. Bunlardan biri de kendini ihmal etmesiydi. Hiçbir şey yemiyor , uyumuyordu. Gece uyuduktan bir  süre sonra uyanıp başımda beklemişti.  Benim de gözüme en ufak uyku kırıntısı girmemişti. Sabaha kadar öylece oturup sessizce etrafı izlemiştik. Kahvaltıdan ise boş tabakla kalkmıştı ve gün boyunca hiçbir şey yememişti. 

Tıpkı şuan olduğu gibi. 

Herkes yemeğini yerken o öylece boş tabağı izliyordu. Annem birkaç kez bir şeyler yemesi gerektiğini söylemişti ama umursamamıştı. Abimin annemlere anlattığı şeylerden sonra annem ona karşı daha hassas olmuştu ve benimle kurmadığı iletişimi annemle kurmaya başlamıştı.

Aslında benimle hâlâ aynı evde kalıyor olması bile minnet duymam gereken bir şeydi ama açgözlüydüm.  Söz konusu o olduğunda doyumsuzdum.  Onu kendime saklamak istiyordum. Ne hatam olursa olsun beni sarsın istiyordum. Ama hiçbir şey istediğim gibi olamazdı ya ! Ona karşı olan hatalarım cezasız kalamazdı.

Çok üzmüşüm onu.  Hatta o kadar üzmüşüm ki aşkla bakan gözleri bile küsmüş gözlerime. O kadar suçluyum ki izlediğim yüzünü dönse bana,baksa gözlerime; kaçırım gözlerimi. Göz bebeklerim bir çocuk gibi çekilir köşesine. Çekinir harelerinden.

Usulca yaklaştırdım elimi taptığım ellerine. Parmaklarına değdiği gibi çekti elini sonra masadan kalkıp gitti. Bense yalnızca uzaklaşan sırtına baktım. Suçlu olan bendim ama sanki içimde bir yerlerde bir şeyler kırılıyordu. Buna hakkım yoktu ama kırılıyordum.

Paramparça oluyordum. 

Peşinden gitmek için  ayaklandığımda ise annem beni durdurmuş ve peşinden gitmişti.  Bense yönümü bahçeye çevirmiş ve cam sürgüyü çekip bedenimi dışarı atmıştım.  Aralık ayıydı.  Hava fazlasıyla soğuktu.  Kazağımdan içeri sızan soğukluk bedenimi titremişti. Umursamadan devam etmiştim.

Havuz başına geldiğimde durmuş ve bir süre suya düşen bahçe ışıklarını izlemiştim. Derin bir nefes alıp ciğerlerimi doldurduğumda arkamdan gelen adım sesleri ile dönmüştüm. Yugyeom hızlı adımlarla bana doğru gelip elini omzuma atmıştı. Gülümseyip havuzu izlemeye devam ettim. 

"İyi görünmüyorsun."

"İyi değilim çünkü." söylediğim şeylerle burnundan güler gibi bir nefes verip  konuşmaya devam etmişti. "Sana gitmeyelim demiştim. Beni her zamanki gibi dinlemedin.  Kalın kafalı piç!" ensemdeki elini sıklaştırmıştı. Acıdığı için uzaklaşmaya çalışıp gülmüştüm.

CARMEN - taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin