Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar ❤️Jeongguk...
Artık bir şeyleri akıl süzgecimden geçirmekten vazgeçmiştim. Gelişigüzel yaşıyor ve birkaç ihtimale tapıyordum. Eskiden düzenli ve kurallara aşık bir adamdım. Şimdi ise aşkı başka bir şekilde bulmuş ve eski halime ait olan ne varsa kırıp dökmüştüm. İpin ucunu çoktan kaçırmıştım. Etrafım, imkansızlıklarla çevrili bir şekilde dağılmıştı ve benim de toplamak için bir gayretim yoktu. Şuanda araba camından sarkan ve yağmurun hücum ettiği kolumu içeri çekmek için bir gayretim olmadığı gibi.Öylece düşen damlaları izliyordum. Kabanımına düştükten sonra kayboluyorlardı. Kumaş bir girdap gibi tüm damlaları içine çekiyordu. Sonra düşünmek fiili esir alıyordu benliğimi. Düşüp yok olacaklarını bile bile kendilerini aşağıya bırakmaları ve onları bu düşüşe mahkûm eden meleğe karşı isyan etmemeleri benim ruhumu rahatsız ediyordu.
Tanrının yarattığı her şey nasıl olur da bu kadar yok olmayı sevebilirdi. İnsanoğlu hiç düşünmeden kendini bir uçurumdan bırakırken bir yağmur damlası da kendini tutunduğu buluttan bırakıyordu. Özgürlük veya kurtuluş... Amaçları neydi çözemiyordum ama başarısız olmak, hepimize bahşedilmiş aciz birer lütuf.
"Hasta olacaksın."
Kapı açılma sesi ve ardından arabada oluşan bir sarsıntı sonrası duyduğum ses çocukluk arkadaşıma aitti. Şoför koltuğuna yerleşen bedeni onu duymazlıktan geldiğimi anlamış olacak ki uzanıp kolumu içeri çekmiş ve bakışlarımı üstüne toplamıştı.
"Taehyung'a sunduğun teklifi bir de sen düşün istersen. Buradan bakınca tedaviye ihtiyacın varmış gibi görünüyor dostum." göz devirip önümdeki cama düşen damlaları temizleyen sileceklere odaklandım.
Yağmurun hücum ettiği ön camı silecekler siliyor, radyoda çalan ağır parçaya ayağımla ritim tutuyor ve arabanın mayhoş havasını soluyordum. Yugyeom da benim gibi şarkıya eşlik ediyor ve mırıldanışının kulaklarıma dolmasına izin veriyordu.
"Tedaviye ihtiyacı olan sensin. Kız kardeşime takıntılı olduğunu unuttun mu ?" demiştim burun kıvırarak.
"Tüh! nasıl atladım onu?" oyuncu sesi beni güldürürken konuşmaya devam etmişti. "Taehyung ve Jiyeon'u arkamızda bırakıp, gitsek? Yeni bir aşka yelken açmaya ne dersin Jeon?" kemerine sıkıştırdığı silahı düzeltirken gülmüştü. Ben de gülmüş ve hemen red etmemiştim.
"Dostum bu harika bir fikir! Pembe panjurlü bir evimiz de olur."
"Terapi gibi bir hayal. Evet evet kesinlikle öyle yapmalıyız"
Bu kez kahkaha atıp, burun kemerimi sıkmıştım. "Taehyung bu konuşmamıza şahit olsa, ima ettiği şeye kanıt sunmuş olurdu kendince." burun kemerimde dolaşan parmaklarımı gözlerime sürükleyip ovmuştum.
"Ciddi olamazsın! Onu aldattığını mı ima etti?"
"Gayet ciddiyim " gözlerimi parmaklarımdan kurtarıp bana şaşkınlıkla bakan arkadaşıma dönmüştüm. Onun yanında söylediği şeyi duymazdan gelmiş ve bir tepki vermemiştim ama söyledikleri ağırdı.
Sürekli nereye gidiyorsan oraya git demişti ve bunun tek bir anlamı vardı. Belki de böyle düşündüğü için bana sert çıkmıştı ama anlam veremiyordum. Böyle bir şeyi benden nasıl beklerdi nasıl olur da onun için bir perişan hâlde olduğumu görmeyip, böyle bir şey söylerdi?
Belki de ona zaman tanımalı ve kafasını toparlamasına yardım etmeliydim. Hoş ona bu konudaki en büyük yardımım gözüne gözükmemek olurdu. Bu yüzden şuan Japonya sınırına yakın bir yerde olmayı onun yanına gitmeye tercih ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARMEN - taekook
FanfictionJeongguk gittiği bir kafede garson olarak çalışan Taehyung'a aşık olur. {TAMAMLANDI}