Medyayı dinleyerek okuyun lütfen 🙏
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum keyifli okumalar ❤️Jeongguk...
Soluk alışverişlerim değiştiğinde karşımdaki adamı bir süre izledim. Elindeki silahı sıkı sıkıya tutuyordu. Nerdeyse benim yaşlarımda , yüzü yara bere içindeydi. Aramızda geçen kısa bir bakışma sonrası sesini işitmiştim.
"Sakın inme o arabadan. Ben gidene kadar kal orada." benden bir onay bekliyormuş gibi bakan yüzüne karşılık kafamı sallayıp beklemiştim.
Geri geri gitti. Hâlâ silahı bana doğrultuyorken arabaya ilerledi. Ardından arka kapıyı açıp ileri doğru bedenini itmişti. Elimi belime atıp kendi silahımı hazırlamış ve ne yaptığını izlemiştim.
Açık kapı ona bariyer görevi görürken, içeride ne yaptığını göremiyordum. "Hadi siktiğimin herifi! Derdin ne?" diye kendi kendime mırıldanmıştım. Beni öldürmek değildi amacı. Öyle olsa bunu çoktan yapardı. Başka bir şey vardı ama benim gitmem gerekiyordu. Beni oyalıyor da olabilirdi. İçimden bir ses basıp gitmeyi söylese de görünen bedenle beklemiştim.
Açık kapının örttüğü kolları görüş açıma girdiğinde kollarındaki kan revan bedeni fark etmem beynimden vurulmuşa döndürmüştü beni. Saçları , yüzü, elleri , kıyafetleri... Adeta her zerresi kana bulanan bu beden sevgilimden başkası değildi.
Tanımadığım birinin kollarında perişan hâlde duruyordu. Bedenini kucaklayan adam onu yavaşça yere bıraktıktan sonra birkaç kez etrafına bakmış ve yeniden bana dönmüştü. Elindeki silahı asla indirmiyordu. Sağı solu kontrol ederek titreyen dudaklarını aralamış ve "Bu ona yaptığım son iyilik. Üzgünüm." demişti.
"Onu buradan götür hemen. Birazdan gelecekler. Kurtar onu Jeongguk!" kendini kaybetmiş gibiydi. Çenesi titriyor ve sürekli etrafına bakıyordu. Arkasını dönüp arabasına binmeden önce Taehyung'a yaklaşıp saçlarını öpmüştü. Hareket eden dudaklarından anladığım kadarıyla bir şeyler mırıldanmıştı.
Kalbim ağzımda atıyor, karnım delinircesine kasılıyordu. Ölmemişti hayır! Ama bir ölüden farksız kanlar içinde uzanıyordu. Onu buraya getiren beden arabasına binip geçip gitmişti. Kollarımda kaybettiğimi düşündüğüm gücü toplayıp kapıyı açmıştım. Arabadan çıkan bedenimi karşılayan ilk şey acı olmuştu. Bedenimi baştan aşağı uyuşturan bir acı.
Sessiz ve kimsesiz yolda esen rüzgarın uğultulu sesi, boğazıma dizilen sert soluk alışverişlerim dışında hiçbir ses yoktu. Bacaklarım beni taşımıyor gibiydi. Sürüye sürüye adımlatmaya çalıştığım bacaklarım üstümdeki ağırlığı taşıyamıyordu.
Ama aynı zamanda adamın söylediği şeyler bozuk bir plak gibi kafamda tekrar ediyordu. Onu buradan götür demişti. Kurtarmamı söylemişti. Yere yığılıp kalma istediğimi bir süre göz ardı edip adımlarımı hızlandırmıştım.
Bedenine ulaştığımda kollarımın arasına alamadım. Korktum. Her ne kadar aklım yerinde değilmiş gibi olsam da canını acıtmaktan korktum. O an kafamın içinde milyonlarca düşünce aynı anda baş gösterdiğinde, hepsinin özeti olarak gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı.
Tanınmaz haldeydi. Öyle ki en son yanımda giydiği kıyafetleri hâlâ üstünde durmuyor olsaydı onu tanıyamazdım bile. Yabancının bıraktığı toprak yolda kırmızının en acı tonu içinde uzanıyordu. Aramızdaki birkaç santimlik mesafeyi nasıl hiç edeceğim ve onu nasıl alabileceğimi bilmiyordum.
"Sana ne yaptılar böyle?" fısıltım kuru dudaklarımın arasından aciz bir soru hâlinde dökülmüştü. Ellerimi ürkek bir şekilde omuzlarına koyduğumda hissettiğim sıcaklık titretmişti beni. Biri tüm ruhumu ayak ucumdan başlayıp çekiyor gibiydi. Boğazıma büyük bir alev topu oturmuş ve ben yutkunamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARMEN - taekook
FanfictionJeongguk gittiği bir kafede garson olarak çalışan Taehyung'a aşık olur. {TAMAMLANDI}