freedom

1.2K 131 49
                                    


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum,keyifli okumalar ❤️

Jeongguk...

Zaman önemli bir kavramdı insanoğlu için ama biz bu kavramın ciddiyetini kavramaya aciz varlıklardık. Zaman, başta siz olmak üzere her şeyi değiştirirdi. Dünya üzerinde bu güce sahip başka bir şey yoktu ve belki de bu yüzdendir bir şeyleri aşmak istediğimizde zamana bırakıyorduk tüm sorumluluğu. Keşke biraz daha ciddiye alabilsek zamanı belki o zaman tüm sorunlara çözüm bulabilirdik. Belki de bizde oluşan tüm değişimleri geç fark etmezdik.

Ben de diğer herkes gibi geç fark ediyordum kendimdeki değişimleri. Artık acımasız bir adama dönüştüğümü ve bunun bana cesareti de aşıladığını henüz fark ediyordum. Sona yaklaşmıştık. Birkaç gündür tuttuğum adam için artık sona ulaştığımı biliyordum. Bu depoya geldiğim her gün ona bir önceki günden daha fazla zarar veriyor ve onu güçsüz kılıyordum. Elimde olsa ve zamanımın yeteceğini bilsem onu ömür boyu burada tutup,ona kum torbası muamelesi yapmaktan çekinmezdim ama devam etmem gereken bir hayatım olduğunu biliyor ve bir an önce bu yükten kurtulmak istiyordum.

" Bakalım sürprizimi beğenecek misin?" avuçlarımdaki bileği daha sıkı tutup, sürüklediğim bedene alay edercesine sorumu yöneltmiştim. Acı dolu soluklarının yerini herhangi bir cümle almamış ve sırıtarak yürümeye devam etmiştim. Yaklaşık bir haftadır buradaydı. Bir ölüden farksızdı ama sorun değildi. Bunu fazlasıyla hak etmişti.

Bazı geceler kendimi sorgulama gereği duysam da bu tür düşünceleri anında def ediyordum. Kötü olan ben değildim. Kötü olan o ve onun gibilerdi. Herhangi bir cezayı veya kötü sonu hak ediyorlardı ve ben de bunu yapmaktan geri durmak istemiyordum.

Önünde dikildiğim aleti incelemiş ve Hong'a dönmüştüm.  Heechul'e bu aletten bahsetmiş ve aynısı istemiştim. Ona bir hafta içinde akıl alınmayacak şeyler yapmış olsak da tıpkı Taehyung'a yaptığı gibi bileklerini kırmak daha ilgi çekici geliyordu. Yaptığı hiçbir şey karşılıksız kalmamalıydı. Kalmayacaktı da.

Yerde uzanan bedeni kaldırıp, deyim yerindeyse atletin üstüne fırlatmıştım. İnlemişti umursamadan ellerini bağlamış ve beline yakın duran kemerle onu sandalye benzeri alete bağlamıştım. Ayak bileklerini demir kelepçelere yerleştirmiş ve onları da sağlamlaştırmıştım. Bir an Taehyung'u bu şekilde hayal etmekten kendimi alıkoyamamıştım.

"O buraya daha çok yakışmıştı" kulağıma dolan kısık sesin sahibi, hayatımdaki tüm kötülüklerin sahibiydi. Dalıp gittiğimi görünce neyi düşündüğümü anlaması zor olmamıştı. Aptal bir adam değildi aksine çok kurnaz ve akıllıydı. Kaşlarımı çatıp bakışlarımı ona dikmiş ve " Kapa çeneni!" demiştim.

"Üzülüyor musun onu o hâlde görmediğin için? Ah! Ama ben gördüm ve acı çekerken çok güzeldi."  zeki bir adam olabilirdi ama ben de onun düşündüğü kadar aptal değildim.  Amacı beni sinirlendirip onu hemen öldürmemdi ama bu özgürlüğü ona kolay kolay vermeyecektim.

" Yaklaşık on sekiz yıldır onu acı çekerken görüyorum ve bu inanılmaz iyi hissettiriyor. Bana öyle acı dolu yalvarıyordu ki! Aklıma geldiği her an tahrik oluyorum."  morarmış çenesine aldırış etmeden beni deli etmek ister gibi sırıtmıştı. İlerledim ve ileride duran tahta tabureyi alıp geri yanına gelmiştim. Tabureyi bırakıp, oturmadan önce yüzüne sertçe geçirmiştim.

Bağırıp, ağzına dolan kanı tükürmüştü. Ayaklarının dibine bıraktığım tabureye oturup kalın demir kelepçeleri kontrol etmiştim. " Ne yaşandıysa yaşandı. Sen şuan yaptıklarının cezasını çekiyorsun ve seni artık Tanrı bile kurtarmaz ama o iyi olacak. Ona açtığın her yarayı kapatacağım ama sen kendi pisliğinde acı çekerek gebereceksin. Bence kendi hâline üzül." gülüp göz kırptığımda suratı asılmıştı.

CARMEN - taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin