Depoya adım attığımız an duşa girmişti. O kadar bok gibi hissediyordum ki. Jeno gibi çözünmesi zor bir insan, bana kendi duygularını kendisi açmıştı. Ama öyle bir durumdu ki bu ben aşk namına hiçbir şey bilmiyordum.
Evet, ona karşı herkesten farklı duygular besliyordum ama bu aşk mıydı bilemiyordum ve emin olmadan onunla olmayı, her şeyimizi riske atmayı göze alamazdım.
Eminim ağlıyordu. Elimi duvara sertçe vurdum. Gelişine iki çığlık attım. Sırtımı duvara yaslayıp biraz nefeslendim. Kendimden nefret ediyordum.
"Lanet olsun, lanet olsun!" Kafayı yemek üzereydim. İçimdeki bunalma hissi tişörtümü buruşturup göğsümü sıkıştırıyordu.
Artık en nefret ettiğim şey Jeno'nun ağlaması değildi. Jeno'nun benim yüzümden ağlamasıydı.
Gözlerim dolarken avuçlarımı sıkıca gözlerime bastırdım. Sinirlerim bozuktu ve ağlamayacaktım. Kendim yapmıştım. Bunu ben yapmıştım.
"Kendin sıçtın, kendin temizle Na Jaemin."
Evet, tam olarak bunu yapmalıydım. Tek sorun bunu nasıl yapacağımı bilmememdi. Bakalım ne bok yiyordum bundan sonra.
Sıkışmıştım. Dört duvar arasında sıkışmıştım, daracık bir alandaydım. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu, nefesimi kesiyordu.
Benim yüzümden çektiği acıların haddi hesabı kalmamıştı şimdi. Bu sefer tamamen benim suçumdu.
Kafamı duvara yaslayıp yerimde kayarak zemine oturdum. Yüzümü ellerim arasına aldım. Henüz kabuslardan bile kurtulamamıştık, bu nereden çıkmıştı şimdi?
İçinde tutmasını istemiyordum. Zaten yeterince yük taşıyor, bir de bana karşı olan duygularını saklamasına dayanamazdım. Ama yine de... ne bileyim işte.
Hayatım bok çukuruna son hızla yuvarlanan bir araba gibiydi, ve direksiyonda ben vardım.
Jeno'nun bana kattığı en büyük şey mutluluk olmuştu. Benim ona karşılık kattığım tek şey acıydı. Acı çekiyordu.
"Lanet olsun!"
"Lanet okuma."
Kafamı yana çevirdim. Elleriyle saçlarını karıştırdı. Gözleri kızarmış, yanıyor olmalılardı. Burnu da sızlıyor olmalıydı, her yeri kızarmıştı eşsiz güzellikteki yüzünün.
Havlusunu boynuna astı. Yatağa uzandı. "Sorun ne?"
Ayağa kalktım. "Sorun yok."
Onu terslemeli miydim? Umudunu kökten kesmesini mi sağlamalıydım?
Bu seçeneği hemen kafamdan yok ettim. Bunu yapmaktansa, ölmeyi yeğlerdim. Jeno beni hayata bağlamıştı. Gerekirse yüzsüzlük yapardım, ama Jeno'dan uzaklaştırmazdım kendimi.
Bir gün Jeno bana git derse, yine gitmezdim. Bu böyle olmalıydı. Onsuz nefes alamazdım, daha da beteri, o da bensiz nefes alamazdı.
"Benim yüzümden canını sıkma, Jaemin."
Duymazdan gelecektim. Her şekilde kendisini suçlu buluyordu. Her olayda kendisini suçluyordu. Her olayda ya. Her ufak olayda tek suçlu kendisiymiş gibi davranıyordu. Kendine yükleniyordu. Her şeyi kendine yüklüyordu.
"Şunu yapma artık." Evet, duymazdan gelememiştim.
"Neyi?"
"Her olayda kendine suçlu damgası basma, mesela."
Gülümsedi. "Bunu yapmıyorum."
Kafamı iki yana salladım. "Yapıyorsun."
"Ne yiyeceğiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
devil ✪ nomin
Romance"Şeytanla dans etmeyi seçtin ve şanslı çıktın." -Chase Atlantic, Swim