twenty three

543 61 137
                                    

"Chase Atlantic'in swimden daha çok sevdiğin en az otuz şarkısını sayabilirim."

Beni dinlediğini hissettirmiyordu, patenlerini sertçe taktı. "Sebebini biliyor olmalıydın Jaemin."

Yattığım yerde doğrulup gergince güldüm. "Bildiğime yemin edebil-"

"Yeminlerden bahsetmesen."

Teslim olur gibi ellerimi kaldırdım. "Peki, sebebini bildiğime eminim ama şu an öyle güzelsin ki odaklanabildiğim hiçbir yer yok. Ve eğer izin versen yemin de edecektim, inandırıcı olsun manasında."

"Dediğin her kelimeye inanıyorum."

Utanmamıştı ama sanki bir şeyler çokça hoşuna gitmişti. "Seninle birlikte ilk dans ettiğimiz şarkı, swim."

Kaşlarım havalandı, ağzım aralandı. "Haa-"

"Bana eşlik edeceğin günler de gelecek, biliyorsun değil mi?"

"Elbette biliyorum, Jeno. Koskoca pistimizi sana bırakacağımı düşünmüyorsun herhalde."

Gülümsedi. Onu yan profilinden görüyordum ve bu onu da, zaten eşsiz olan gülüşünü de daha eşsiz kılıyordu.

"Tam Na Jaeminlik bir hareket."

Havalanan egomla birlikte omuz silktim. Doğru söylüyordu.

Kalkıp şarkıyı başa aldı ki kaybedilen zamanı da dansıyla tamamlayabilsin.

Yavaşça dümdüz kayarken yüzünde en ufak bir ifade görebilmek için bile gözlerimi kısmam gerekiyordu.

Hiçbir ifadesi yoktu, ama boş bakıyordu da diyemezdim çünkü onun gözleri bile yıldızlarla doluydu, en duygusuz hali bile çok şey anlatıyordu. En azından bana öyle gelmişti hep. Gözlerimizin ilk buluşmasından, en başından beri.

Şarkı aniden patladığında vücudu açıldı, gerindi. İnceydi, zarifti ama hiç kası yok değildi, aksine.

Başı yukarı kalktı, yerinde zıpladı ve etrafında döndü. Aşağı tam olarak indi, sağ elinin parmak uçları yere süründü. Tek ayağını uzattı, tek ayağı kendine çekikti.

Ayağa yavaş yavaş, benim bakınca bile bacak kaslarımın yandığı bir hareketti bu, kademe kademe çıkarken toza bulanan elini havaya kaldırdı, yüzüne yaklaştırdı, dik olarak toza üfledi.

Öyle bir anda takılı kalmıştık, öyle bir anda yok oluyorduk ki ben o toz tanelerinin nasıl havada dağıldığını gördüğüme emindim, emindim.

Hareketeri durmaksızın akan bir sel akıntısı gibiydi. Ölümcül, tehlikeli ve büyüleyici.

İnsanı içine çekiyordu, hortum misali döndürüyordu, nesnelere acımasızca çarptırıyordu rüzgarda salınan bedenleri.

Kesici aletler bir yerlerimi parçalıyordu, şiddetli çarpışmalar vücudumu morartıyordu. Sağ çıkacağımdan emin değildim.

Out in California I've been forward stroking, swim

Sözleri onda canlandırıyordum, sözleri onda, her parçasında görüyordum.

Mesela Kaliforniya'yı onun bedeninde bulmuştum bile. Her yeri, her yeri kutsanmıştı.

Sigara içmeyi kesmişti 'yakın zamanda' fakat ben hastanedeyken yeniden başlamıştı. Onu tekrar içli içli sigarasını üflerken görmek bana değişik gelmişti.

Sırf ben sevmiyorum diye sigarayı bırakma çabaları beni gülümsetiyordu. Şimdi, hastaneden çıktığım için yeniden bırakacağının sözünü vermişti ama onu zorlamıyordum.

devil ✪ nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin