"Jeno!" Yine önümden hızlı bir şekilde geçmişti. Patenleriyle. Bu adamdan daha geri zekalı birini tanımadım derken dalga geçmiyordum.
Peşinden koşmaktan yorulunca kendimi banklardan birine bıraktım. Çok zaman geçmeden yanıma yaşlı bir kadın oturdu.
"Sizi uzun süre izledim." Doğrudan benimle konuşmasını hiç beklemediğimden kaba bir hareketle kaşlarımı çatıp ona döndüm.
"Küçük bir çocuk gibi yaptığı hareketlerden bile sıkılmadın. Bıkmadan, usanmadan peşinden koşturuyorsun. Onun içinde bir çocuk var, kendini içeriden çıkarmaya çalışan zavallı bir çocuğun küçük kelebek kanatları. Larvasını yırtmaya, duvarlarını yıkmaya çalışıyor. Ve sen de o çocuğa sabırla yaklaşıyorsun, dışarı çıkmasına izin veriyorsun. Aşkını nasıl bu kadar güçlü tutuyorsun?"
Bir çırpıda söylediği şeyler bir tokattan daha sert çarpmıştı suratıma. O kadar hızlı girmişti lafına, ve bir o kadar hızlı çıkmıştı o delikten, ne olduğunu anlamaya vaktim kalmamıştı.
"Ben ona aşık değilim ki teyze. Jeno benim hiçbir şeyim değil hatta." Söylediklerini ve söylediklerimi kendime kabul ettirir gibi başımı önüme eğdim. Neden ona deli muamelesi yaparak yanından kalkıp gitmeden onunla konuştuğumu bilmiyordum.
"Sen öyle mi sanıyorsun? Çok yazık.. çok yazık ediyorsun."
"Teyze o da erkek ben de erkeğim, görmüyor musun?" Belki birimizi kız falan sanmıştır diye şansımı deniyorum, başka türlüsünü nedense getiremiyorum aklıma.
"Aşk sadece karşı cinse hissedilen bir duygu değildir, oğlum. Benim sevdiğim kadını benden çok acı şekilde aldılar. Sen onu bırakma, elini tut. İçindeki küçük çocuğun nefes almaya çok ihtiyacı var. Belli ki bunu sensiz yapamaz."
Yanımdan kalkıp beni onca düşünceyle tek başıma bıraktığında, kalabalığın içinde kaybolduğunda aklımda ona sorabileceğim çok soru kaldığını fark ettim. Hemen banktan kalkıp gözlerimi kalabalıkta gezdirdim ama çoktan gitmişti. Elimi saçlarımdan geçirdim. Gerçek değildi, hepsini kafamda canlandırıyordum.
"Hey!" Arkamdan gelen sesle yerimde zıpladım. Jeno suratında garip bir sırıtışla bana bakıyordu. "Kimi arıyorsun?"
"Kimseyi. İşlerini hallettin mi? Gidelim o zaman."
"E sana da bir şeyler bakacaktık?"
"Boş ver beni şimdi. Ben sonra yine gelirim. Gidelim artık."
Omuz silkip önümden ilerledi. Bir süre arkasından baktım. Sonra biraz daha kalabalığın içinde yaşlı kadını aradı gözlerim. Kendimi toparlayınca arkasından gittim.
Depoya geri geldiğimizde hemen duşa girmişti. Kafamdaki onca düşünceyi nasıl atacağımı bilmiyordum. Dans edecek gücüm yoktu, uzanıp tavanı izlemekten başka bir şey yapamıyordum.
Jeno'ya sormak istiyorum. Neden bu depoda, neden burası? Yalnızca merak ediyorum. Neden bu kadar dalgın? Ne yaşadı da bu depoya hapsetti kendini? Ne yaşadı da içine hapsetti çocukluğunu?
Duştan çıkınca biraz şaşırdı. Yerde uzanıp tavanı izlediğimi gördüğü için olabilirdi. "Ne yapıyorsun?"
"Sen de gelsene. Çok rahat burası."
"Daha yeni banyo yaptım."
"Yine yaparsın."
Kendisini yanımdaki koltuğa tam benimle aynı pozisyonda bıraktı. Kafamı ona çevirdim. Gözleri kapalıydı. Yan profilinin güzelliği yine beni etkisi altına alsa da güzelliğini bile düşünecek halim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
devil ✪ nomin
Romance"Şeytanla dans etmeyi seçtin ve şanslı çıktın." -Chase Atlantic, Swim