Jeno düşüyordu. Ayaklarımı ileri itiyordum, görünmez duvarımı yıkmaya çalışıyordum ama aksine, her hareketimde o beni yerle bir ediyor gibiydi. Her ne yaparsam yapayım, acı içinde ne kadar çırpınırsam çırpınayım hareket edemiyordum.
Ben dahil her şey yerli yerinde duruyordu ama Jeno yoktu. Jeno düşüyordu. Terasın sınırına kadar gelebilmiştim zor bela. Nefes alamadığımı biliyor, buna alışmış gibiydim.
"Jeno!" Elimi uzatıyordum. Tutmak istiyordum onu. Kendime çekmek, sarılmak. Ama elim yoktu, elim neredeydi? Jeno, Jeno neredeydi? Zaten yarım yamalak gördüklerim kafamın içinde bulanık zihnimden daha da bulanıyordu.
"Jeno! Hayır, Jeno!" Sarsılarak uyandığımda tamamen beyazlara bürünmüş odada, aldığım nefeslerin seslerini duyuyorum. Durmadan bipleyen bir makinenin sesi. Her şey o kadar beyaz ki gözlerime ani bir ağrı saplanıyor.
Eli saçlarımı okşuyor, Jeno gözlerini bana dikmiş, nefes nefese kalmış. "Buradayım, buradayım Jaemin."
Ona sarılmak için doğrulmaya çalıştım fakat sırtıma yüzlerce iğne batıyormuş gibi hissettiğimden yeniden yatar hale geldim, yüzüm buruşmuştu.
Ne yapmaya çalıştığımı anlamış olacak, eğilerek bana sarıldı. "Çok korktum."
"Her gün bir binanın tepesinden düşmüyorsun, normaldir." Sesim henüz kendime gelemediğimden oldukça sakin çıkıyordu. Kollarımı bedenine saracak gücü bulamadığımdan kendime sinirlenirken benden ayrıldı.
"Senin için," duraksadı, o yutkunurken dolan gözlerinden burnunun sızladığını hissedebiliyordum. "senin için korktum."
Kötü görünüyor olmalıydım. Oturduğu tabureye yerleşip ellerine baktı. "Ellerimin arasındaydın Jaemin. Her yer kan.."
Gözlerinin dolduğunu kendisi de fark edince gözlerini haşince açıp kapadı. "Aman tanrım." Gülümsedim, çok buruktu.
"Ağlama."
Ellerini gözlerine bastırdı. "Ağlamıyorum."
"İyiyim ben."
"Çok korkunçtu Jaemin."
"Asıl sen, Jeno. Binanın tepesinden düştün. Gözlerimin önünde."
"Beni yakaladın."
"Yakalayamayabilirdim. Aramızdaki mesafe daha uzun olabilirdi."
"Ama yakaladın."
"Ne zamandır uyuyorum?"
"Bir gün. Ameliyata alındın, iki kurşun çıkardılar içinden. Çok kan kaybettiğinden kendine gelmen zor oldu."
Göğsümü tamamen kaplayan kocaman bandajlar ameliyatı açıklıyordu. Elimi tuttu. "Şükür ki iyisin."
"'Kahramanım!' diye bağırıp beni öpmen gerekiyor."
Benim ne halde olursam olayım makara yapmayı asla kesmeme huyumu bildiğinden göz falan devirmedi. "Seni öpmem için bahane arama."
Gülümsedim. "Beni öpmek için bahaneye ihtiyacın olduğunu düşünmüyorum."
Zorlansa da gülümsedi. "Doktorlar gelir şimdi. Uyandığını haber vermem gerekiyordu sanırım."
"Gi Chan kaçmış mı?"
Kafasını iki yana salladı. "Bilmiyorum."
"Sadece kardeşini dövmüştüm. Üzerime yürüdü, hakaret etti, cevabını aldı. Denklemi bile olmayan basit bir olaydı sadece."
"Uğruna ikimiz de ölüyorduk."
Onu sarkazmımla yanıtlayacağım sırada içeri beyaz önlüklü insanlar girmişti. Doktorları ve hemşireleri diyorum. "Ah, uyanmışsınız. Haber vereceksiniz sanıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
devil ✪ nomin
Romance"Şeytanla dans etmeyi seçtin ve şanslı çıktın." -Chase Atlantic, Swim