fourteen

598 86 125
                                    

"Lanet olası sigaranı dışarıda içiyordun, Jeno." İçerisi bok gibi kokuyordu!

Sigarasından bir nefes daha çekip bana baktı. Dumanın dudaklarından süzülmesine izin verdi. Paketi bana uzattı.

"İstemiyorum."

Omuz silkip paketi çekti. Şu şeyi içmesini istemiyordum. Ama elinden çekecek cesaretim de yoktu.

"Bana kızıyorsun."

Kafamı iki yana salladım. "Hayır. Ne bok yiyorsan ye." Ona sinirlenmekle mi uğraşacaktım şimdi.

Güldü. "Sinirlisin."

Sigarasını bitirmişti. Küllüğün içine bastırdı ufacık kalmış sigarayı.

"Ciğerlerini mahvediyorsun ve çok gençsin."

"Nadiren içiyorum."

"Fark eder mi?"

"Ediyor."

Göz devirdim. Ona laf yetiştiremiyordum. İçerisi sigara dumanıyla kaplanmıştı.

Gözlerinden düşen yaşları fark etmem biraz zaman aldı. "Hey.. Jeno?" Ne olduğunu hiç anlamamıştım. 

Burnunu çekti. Dolu gözleri bana bakıyordu. Burnu, yanakları, gözleri kızarmıştı. Kirpikleri ıslaktı.

"Her şey üstüme geliyor gibi Jaemin. Her boktan şeyi ben mi kaldırmak zorundayım?"

Gözlerini gözlerimden çekti, karşıdaki sonu görünmeyen duvara odaklandı. Burnunu çekti yeniden. Çabuk sakinleşmişti. Küçük çaplı, içinde tutmaktan sıkıldığı bir silkeleniş gibiydi.

"Birlikte kaldırıyoruz Jeno, biz birlikteyiz. Yalnız değilsin."

"Biliyorum. Biliyorum Jaemin."

Ayağa kalktı. "Son zamanlarda her şey üst üste geliyormuş gibi. Bazen sinirlerim boşalır gibi oluyor."

"Son zamanlarda her şey yeterince üst üste geldi zaten."

Kocaman bir sarılmaya ihtiyacı vardı. Benim de öyle. Kalktım, yavaş yavaş tezgaha yaslanmış bedenine yaklaştım. Sislenmiş gözlerim, hafif aralık dudaklarım şefkatle doluydu.

Ne yapacağımı anlayıp kollarını açmıştı. Kollarına, güvende hissettiğim tek alana yerleştim. "Sen benim her şeyimsin, biliyorsun değil mi? Elimde olan tek şeyimsin. Korumaya, tutunmaya değer ilk ve tek şeyimsin."

"Biliyorum. Hep yanımda kal olur mu? Lütfen Jaemin. Hiç gitme."

"Asla. Asla gitmem, söz." Güldüğünü duyunca rahatlamıştım. Onu üzgün görmek falan istemiyordum.

"Bandajlarını değiştirelim. Hm?"

Ah, evet. Unutmuşum. Neden hatırlatmıştı ki şimdi? Bantları çıkartmak ve geri takmak hala canımı yakıyordu. Biraz mızmızlanır gibi sesler çıkardım.

"Hadi hadi." Dudaklarını saçlarıma sürüdü. İkna olmam için yeterliydi.

Bandalarımı değiştirmek için her zaman yaptığımız, rutin şeyleri yaptık yeniden.

Ellerimi sıktığımdan tırnaklarımın izleri avuçlarımda yer edinmişti. "Acıyor, cidden." Acıyla homurdandım.

"Normaldir. Hala sırtında iki delik var."

"Onunla hesaplaşmam bitmedi. Neredeyse seni öldürüyordu."

"Hayır, Jaemin. Neredeyse 'seni' öldürüyordu."

"Her neyse işte. O beyni gelişmemiş kardeşine sağlam bir hasar vereyim de, o zaman konuşsun konuşabiliyorsa."

"Sakın. Denemeyeceksin bile."

devil ✪ nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin