twenty four

514 59 139
                                    

Aniden hareket etmesiyle gerçekten irkildim ama yenilgiyi kabul etmiştim. Sikerler böyle işi.

Yüzündeki tam pislik gülümsemesiyle hızlıca dikleşti, alnını alnıma dayadı. "Ölelim diyorsun, hm?"

"Bunu ne zamandır yapıyorsun?"

"Ne zamandır uyurken benimle konuşuyorsun?"

"İğrenç bir adam oldun Jeno."

"Kalbimi kırıyorsun."

Kıkırdadı ve kafasını sola eğerek dudaklarıma kapandı. Gülümsememi tutamadan karşılık verdim.

Tek elimi ona doğru dönmek için destek olarak kullandım, tek elimi de beline yerleştirdim.

Geriye doğru çekilip eskisinden daha küçük öpücükler bahşetti bana, aciz dudaklarıma.

"Bambaşka bir evrensin, yolumu kaybedip duruyorum."

"Öyle miyim?"

"Şımarıksın bugün."

"Kendin şımartıyorsun." Küçük çocuk halleri beni gülümsetiyordu. Aslında, hangi hareketi gülümsetmiyordu?

"Neden beni dinliyorsun? Uyurken bir şeyler söylediğime göre bir şeyleri senden sakınıyorum, değil mi?"

"Ahh.." Gözlerini devirdi.

"Ciddiyim Jeno. Bu yaptığın adilikti."

"Bunları saklayacak ne var Jaemin? Yüzüme de buna benzer şeyler söyleyebiliyorsun zaten. Ve çok güzel konuşuyorsun. Daha çekiliyorum sanki sana."

Boynuma doğru sırnaştı, saçlarıyla oynadım.

Utandığımı hissediyordum ki bu garipti çünkü ona karşı utangaç olmazdım, genellikle. Belki gerçekten ona bunları söylediğimi fark etmiştim de utanıyordum veya sadece foyamın ortaya çıkması canımı sıkmıştı. 

"Uyumayacak mıydın sen?" 

"Uykum kaçtı biraz." Pis pis gülmesi sinirlerimi bozuyordu. 

"İyi, kalk o zaman üstümden." 

"Ya Jaemin, çok mızıkçısın."

"Asıl mızıkçı sensin. Kalkar mısın? Yapmamız gereken işler var."

"Yapılacak hiçbir iş görmüyorum desem.."

"Üstü açık pastel mavi eski model bir araba satın almak ve uzun yola çıkar gibi, ki çıkıyoruz, hazırlanmak. Görülecek yeterince iş var aslında." 

Şaşırmış gibiydi, aptal aptal suratıma bakakalmıştı. "Ne diyorsun Jaemin?"

"Bunu konuşmuştuk hani, şimdi de hafızanı mı kaybediyorsun?"

"Cidden-"

"Cidden Jeno, kalk hadi hemen gidelim."

Sırf Jeno'ya inat olsun diye gevşek gevşek konuşuyordum ama içimdeki heyecanı kelimelere dökemezdim. Böyle bir yola çıkacak olmanın heyecanı zaten çok büyüktü çünkü yolculukları oldum olası severdim, fakat yanımda Jeno'nun olacağını düşününce içimde hareketlenen şeyler her neyse, onlar gerçekten kelimenin tam anlamıyla coşuyordu. 

Sadece arabamız, Jeno, ben. Daha güzel hissettiremezdi. Her an, sanki yaşanacak her an gözlerimin önüne geliyordu.

"Bu arabamızla gidelim, lütfen?"

Beni masrafa sokmak istemiyordu ama tanrı aşkına, ailemin elindeki tek şey paralarıydı ve beni kaybedişlerini kutlamayacak mıydık? Tamamen paramparça oluşlarını?

devil ✪ nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin