Saat gece ona geliyordu.
Kızlar aynanın önünde süslenirken kimisi tuvalet sırası bekliyor kimi köşede saçını yapıyordu. Şimdilik Martina yoktu ama birazdan gelirdi. Sıkıntıyla iç çekerek barmeni düşündüm, bugün olanları düşündüm. O iki adamın, Marco Espereza'ya çalışmadığına emindim. Peki neden İtalyanlar beni arayıp duruyorlardı? beni nereden tanıyorlardı?
Eğer tüm İtalya biliyorsa o da biliyor olmalıydı. Yüzümü bilmiyordu, bir kere bile bakmamıştı ama bakacak olsa belki kayıp ilanındaki kadın olduğumu fark edecek beni ellerine verecekti. O da tehlikeliydi. Belki diğerlerinden daha tehlikeliydi.
Ben böyle düşüncelere dalmışken kapı gürültüyle açıldı. Martina içeriye girerken diğer bodyguard içeriye bakmayarak kapıyı üstümüze kapattı. Hepimizi tek tek süzen Martina bağırdı. "DAHA HAZIRLANMADINIZ MI?!"
Dişlerimi sıktım. Buradan bir kurtulayım ilk işim bu kadına işkence çektirmek olacak.
Kendimi tutamayıp, "İster hazır oluruz ister olmayız, sana ne!" dediğimde bu hırçın tavrıma kızlar gözlerini irileştirerek bakarken Nurgül abla telaşlanarak oturduğu yerde doğruldu.
Martina kaşlarını kaldırarak alayla bana bakarken beni süzerek karşımda dikildi. Dik başımla ona bakarken tek kaşımı kaldırdım, ne var dercesine baktığımda sinirle güldü. "Sen... Şu akıllanmayan aptallardansın ya da aklına girmeyenlerden." Ellerimi yumruk yaptım. Şeytan diyor ki geçir kafasına bir şaplak!
"Aptallık etme de işini yap." Durdu. "Hah senin işin yok ama değil mi? Halbuki Patron da geldi. Seni istemiyor mu acaba?"
Sinirle, hınçla, öfkeyle yüzüne bakarken cevap verecektim ki, kapı açıldı. Kızlar çığlık atarak endilerini saklarken Enrico ağzındaki sigara dalını çekerek pis pis sırıttı. Martina kollarını bağlayarak ona döndü. "Ne var Enrico?"
Enrico gözlerini benden çekip bir adım önüme çıkan Martina'ya çevirdi. "Sandra'yı... Almaya geldim. Patrom bekliyor."
Şaşkınlıkla baktım. Çünkü haftada bir gelirdi ve daha geçen gün geldiğine göre...
"İyi de ben daha hazır değilim?"
Enrico dalından nefes çekip dumanını üfledim. "Hazırlansan iyi olur yavrum." Martina'nın bakışları bana dönünce ben de ona döndüm. Dudaklarım kıvrıldı. "İşimi yapayım bari." diyerek yanından hızla geçip gittiğimde kabinlere yönelmiştim ki Martina'nın öfkeli uyarısını duyunca kahkaha atmak istedim. Ardından kapı kapanma sesi gelince dışarı çıktıklarını anlamıştım. Banyodaki dolabımdan seks için hazır tuttuğum kıyafetimi giyerken aynadan Nurgül ablanın arkada dikildiğini gördüm.
"Abla?"
Eline baktım. Peruğumu getirmişti.
"Sağ ol ablacım," diyerek gülümsediğimde aynaya yeniden dönmüştüm ki onun tuhaf bakışlarını görünce soramadan edemedim. "Bir şey mi var abla?"
İçeriye bir baktı, bana dönerek fısıldayarak konuştu. "Neden öyle konuştun kadınla?"
Gözlerimi devirdim. "İyilik edecek halim yoktu. Bizi nasıl ezdiğini görüyorsun."
"Ne ederse etsin Allah'ın bulur."
"Ha boyun eğeyim yani?" Nurgül abla başını eğerek konuştu çaresizce. "Başın belaya girecek, sana bir şey olacak diye korkuyorum Biricik. O adam desen mafyadan başka biri değil."
Lorenzo Cassalini.
Nurgül abla, onun Beril'in katili olduğunu bilmiyordu.
Sustum. Yıllarca hep yaptığım bir şeydi. Ya da öğrendiğim tek şey: susmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cassalini
Tiểu Thuyết Chung📍Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔️ TAMAMLANDI. Lorenzo Cassalini, ürkütücü bir zekaya sahipti ve de büyüleyici bir zevke...