CASSALINI
36.BÖLÜM
Patlamadan birkaç saat önce
Lorenzo arabaya bindiğinden beri sessizdi.
Franco onun bu hallerini alışık olsa da bu kez yadırgamıştı çünkü az önce karısını ve kızını mutlu mesut öpmüş vedalaşmıştı. Şimdi yüzündeki sert düşünceli ifadeye anlam veremiyordu. "C'è un problema?" Bir sorun mu var?
Lorenzo ona bakmadı. "Sì," dedi sert tonuyla. "Quell'uomo non è ancora morto!" O adam henüz gebermedi!
"Lorenzo..."
"Bugün bitiriyoruz bu işi." Araba son sürat yolda akıp giderken Franco'nun telefonu çaldı, iç cebinden çıkarırken son kez Lorenzo'ya baktı. "Bugün. Bitiyor." Franco bir şey demedi, iç çekerek telefonu yanıtlarken Lorenzo'nun aklında Biricik'in yalvarışları vardı.
"Korkuyorum ben. Anlasana. Anlasana artık."
Gözlerini yumdu. Sevdiği kadının acı çekişini görmek büyük ızdıraptı. Böylesine bir acıyı duyabileceğine inanmıyordu hayatı boyunca. Ama oluyormuş. Söz konusu sevdiğin biri olunca dünyanın en dayanılmaz acısını çekiyormuşsun da katlanıyormuşsun.
&
Tenha bir yerdeydiler.
Araba eski terk edilmiş fabrikanın girişinde dururken etrafta orman harici başka bir yer yoktu. Adamlar geride dururken Lorenzo indi. Peşinden de Franco. Hemen soluğu yanında alınca, "Sakin kal." dedi Lorenzo avına saldırmayı bekleyen vahşi bir aslan gibi beklediğini görünce. "Ölünce bitecek zaten. Bir deliliğe gerek yok."
"Sikerim şimdi sakin kalmayı." Bunu öyle durgun ve sert söylemişti Franco şaşkındı. Belli etmeden sessizce beklerken Lorenzo adamlarına işaret verip Franco'ya döndü. "Gerekirse kan çıkacak Franco."
Franco başını sallarken beraber içeri girdiler. Havasız, az ışık alan yerde yürürlerken duvara çarmıha gerilmiş gibi asılan, çıplak halde baygın her yeri kan revan içinde olan Ursuza'yı gördü.
"Buon giorno!" dedi Lorenzo bağırarak. Sesi öyle gür yankılanmıştı ki Ursuza gözlerini araladı ama açamıyordu tamamen. Gözlerindeki morluk nedeniydi. Lorenzo sert adımlarıyla şerefsizin yanına yaklaşırken eğilerek alttan alttan baktı. "Beni görebiliyor musun tatlım?" Onun lafıyla ona gaf yaptığında Ursuza gülmek istedi tüm piçliğiyle ama her tarafı ağrıyordu, acı çekiyordu. Dudaklarını kıvırmaktan başka bir mimik göstermedi.
"Bugün! Senin için hayatının en iyi günü! Orospu çocuğu!"
Lorenzo elini uzatıp aldığı piyano telini sanki sanat eseri yaratmaya çalışıyormuş gibi bükerken bir yandan konuşmaya devam etti. "Neden biliyor musun? Bugün sana az acı çektireceğim, bundan sonra yaşayacağın acıların en hafifi bu olacak. Özlemle bu anı hatırlayacaksın."
"Öldür beni..."
"No." Hayır. "Seni kolay kolay bırakır mıyım?" Yüzü tehlikeli hale büründü. Ursuza bunu fark etti, tir tir titremeye başlamıştı. Soğuktan değildi bu, Cassalini'nin korkusundandı. "Bırakmam!" Diğer yandan beyaz yırtık bezi alıp kafasından geçirdi ağzına şiddetle sokarak ensesinden çekti ve bağladı sertçe. Ve hazırladığı teli aletine geçirip hızla çektiğinde Ursuza ağrılarına rağmen aletinde hissettiği yanma ile acı çekmeye başladı. Boğuk boğuk inliyor yerinde çırpınıyordu. Neredeyse penisi kangren olmak üzereyken Lorenzo bıraktı. Yarım saniyenin ardından yineledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cassalini
Ficción General📍Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔️ TAMAMLANDI. Lorenzo Cassalini, ürkütücü bir zekaya sahipti ve de büyüleyici bir zevke...