Bölüm Şarkısı: Tom Odell - Another Love
33.BÖLÜM
2007, Florensa
"Anne!"
"Anne değil," dedi kadın gözlerini açarken. Fısıldayarak konuşuyordu. "Madre diyeceksin!" Bir an Türkçe konuşmaması gerektiğini unutuyordu.
"Madre..." Yataktan kayarak yalın ayaklarını yere bastı Biricik. İki ranzalı yatağın arasına bir çekmeceli eski şifonyer koyulmuştu ve üzerinde beyaz ince bir mum usul usul yanıyordu. Sık sık elektrikler kesilirdi. Kasıtlı olduğu belliydi ancak bu kez şehrin de ışığı yoktu. Jeneratör de devreye girmediğine göre gerçek bir sorun vardı. "Elektrikler ne zamana gelecek?" Yere çökerek dizlerini mermere bastırdı Biricik. Dirseklerini yatağa bastırarak uzanan annesini izledi. "Korkuyorum."
"Ben buradayım, neyden korkuyorsun?" Sessiz kaldı. Siyah saçlarını itekleyerek burnunu kaşıdı. "Bak, kardeşin ne güzel mışıl mışıl uyuyor." Annesinin gözleriyle işaret ettiği yere kafasını çevirdi. Beril duvara bakan tarafta yatmış, yüzü yastığının aşağısına doğru kaymıştı. "O korkmuyor, sen korkuyorsun."
Annesine döndü. "Ama madre..."
"Şışt!" İşaret parmağını dudağına götürdü annesi. "Burası sessiz olman gereken yer Biricik. Ses çıkarmayacaksın kızım. Anladın mı beni?!" Biricik titreyen dudakları ile başını usulca sallarken, "İyi şimdi git kardeşinin yanına!" Annesi onu beklemeden arkasını dönüp uyurken çaresiz adımlarla ilerlerken dışarıda göğün gürlemesiyle irkilerek kendini sarıldı. Ayakları birbirine binerken kaşları büzüldü. Küçük didörtgen demirli cama sert düşen yağmur damlalarını görebiliyordu.
Göğün gürlemesiyle yerinde irkildi. Bu kez yanan mumlar da sönüvermişti. Oda zifiri karanlığa bürünürken Biricik hızla yorganın altına saklandı. Kollarını kardeşine sararak sessizce ağlamaya başladı. "Çok korkuyorum... Çok yalnızım..."
Kardeşi onu hissetmiş gibi ona yaklaşırken iyice sarıldılar birbirlerine. Biricik huzur içinde uyuyan kardeşinin yüzünü hissetti. Biraz daha sokuldu. "Ne olur sen de bırakma beni..."
Sabahın ilk saatleri olmasına rağmen odanın içi aydınlanmıştı. Biricik çöken göz altlarıyla ve mahmur gözleriyle tavanı izliyordu. Tüm gece gök gürültüsünden ve karanlık korkusundan uyuyamamıştı. Yine de saatlerdir yatmaktan sıkıldı. Bir annesine bir de Beril'e baktı. Uyanacakları yoktu.
Yünlü terliklerini yalın ayaklarına geçirerek pijamalarıyla beraber odadan çıktı. Merdiveni çıkarak demir kapıyı açmaya çalıştı ama açamadı. Kilitliydi. Oflayarak geri çekildi ve basamağa oturdu. Yüzünü avuçlarının arasına alırken dirseklerini dizlerine koymuştu.
"Biricik?"
Yüzünün yarısı yanık olan kadına baktı. İrkilerek. Kadın ruh gibiydi ama Biricik'e gülümserdi. Uzun siyah saçları beline geliyordu. Elleri boşluktaydı. Biricik başını kaldırdı. Kadına korkuyla bakıyordu. "Ne yapıyorsun bu saatte?"
"Bekliyorum."
"Kimi?" Kadının konuşması tane taneydi, sesi yumuşak bir tondu. Biricik büyülense de surat ifadesi yüzünden çekiniyordu. "Kardeşimi... Annemi. Kalkmadılar." Eli karnına gitti. "Acıktım."
Kadın gülümsedi. Cebinden yavaşça anahtar çıkardı. "Sana kahvaltı getireceğim." dedi anahtarları havada sallayarak. Biricik şaşkınca kadını izlerken yavaşça yanına gelmesini bekledi. Kadın basamakları çıkarak demir kapıya anahtarı soktu, çevirerek ağırca araladı. Kadın başını eğerek Biricik'e döndüğünde Biricik korkuyla koridora baktı. "Abiler yok mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cassalini
General Fiction📍Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔️ TAMAMLANDI. Lorenzo Cassalini, ürkütücü bir zekaya sahipti ve de büyüleyici bir zevke...