22.Bölüm

15.1K 502 100
                                    

İyi okumalar ❤

&

Yatın aşçısı diye tanıdığım Alfrenzo bizim için harika soslu makarna ve yanına kırmızı şarap hazırlatmışken güvertede iki kişilik masada gün batmak üzereyken Lorenzo ile karşılıklı yiyorduk yemeklerimizi.

Makarnaya âşık olmuştum.

"Mmm," diyerek gözlerimi yumdum ve sosla hamurun muhteşem tadını damağımda hissettim. "Orgazm mı oluyorsun?" Lorenzo'nun ani sorusuyla gözlerim şak diye açılırken öksürük krizine tutuldum. Lorenzo ayağa kalkıp yanıma gelirken sırtıma vurdu ve ardından şarap kadehimi bana uzattı.

Anlık duraksadım, başımı kaldırıp ona bakarken, "Al iç şunu. Bir yudum." derken sen ciddi misin diye baktım yine de bakışlarıma aldırış etmeden kadehi elime tutuşturdu. Bakışlarımı ondan çekerek masada gezdirdiğimde su olmadığını fark ettim. Şaraptan bir iki yudum alarak geri yerine koyarken parmağımla hafif ağzımı sildim. "Ne biçim konuşuyorsun ya? Ayrıca, öksürük krizine giren birine su verilir, şarap değil."

"Masada gördüğün gibi," Elleriyle açıp işaret etti. "Yok." Ardından dirseklerini masaya koyup bana bakarak konuşmaya devam etti. "Olsa verirdim."

"Aman ne iyi." Çatalımı makarnada gezdirdim "Hamile olsaydım o zaman da şarap verebilecek miydin bakalım?" Lorenzo anında yerinde dikleşti. "Ne?!"

"Sen hamile misin? Hamile misin yoksa?!" diyerek gereksiz heyecana kapıldığını fark ettiğimde onunla dalga geçtim. "Evet hamileyim." O an ciddi olmadığımı anladığında kaşlarını çattı. "Niye öyle diyorsun o zaman?"

"Ne oldu? İncindiniz mi Bay Cassalini?"

Geriye yaslandı. Parmakları kadehin sıkıca kavrayıp tutarken dudaklarına götürüp bıraktı. "Siktin attın kızım ne incinmesi?" dediğinde otuz diş sırıttım. "Ne hamileliği? Senin gibi zeki bir adam ne çabuk kanıyor oyunlarıma?" Bir şey demedi. Benim aksime somurtarak içkisinden büyük yudumlar alarak üç yudumda bitirdiğinde boş kadehi masaya koyup ayağa kalktı birden.

Duraksadım.

"Ne oldu?"

"Yemeğimizi yedik?"

"Eee?"

"Sıra filmde." dediğinde sabırsızlandığı noktayı anlamıştım. Bazen gerçekten gözlerimi beyazı görünene kadar devirmek istiyordum ama şaşı olmaktan hatta gözlerimin içeriye dönük olmasından korktuğum için yapmıyordum tabii.

"Harika bir manzara var," Burnumu çektim. "Hava da mis gibi."

Ona döndüm bakışlarımı okyanustan çekerek. "Ne var biraz daha kalsak?"

"Mia bella... En az bir hafta buradayız. Yattan başka yere gidemeyeceğimize göre. Bol bol zamanın olacak merak etme." Oflayarak yerimden kalktığımda ona doğru yürüdüm. "Hele olmasın. O zaman ben sana yapacağımı bilirim."

"Şu tehdit edişlerin," Yüzüne doğru uzattığım işaret parmağımın ucunu öperken afalladım. "Bana ödül gibi geliyor hep, biliyor musun?"

"Bilmez miyim," deyip sinir bozucu şekilde konuştuğumda bir şey demeden beni kucakladı ve içeriye doğru yürümeye başladık. En üstte olduğumuz için aşağıya inecektik. Basamakları usulca inmeye başladığımızdan Lorenzo anlık başını bana çevirdi. Bense başımı dik tutuyor, kollarımı onun ensesine ve omuzlarına dolamıştım. "Şaşkınım."

Kaşlarım çatılır gibi oldu. "Neden?"

"Debelenir, cırlar beni indir dersin diye bekledim. Ama yapmadın." Kollarımı daha da sardım. "Gayet de memnunum. Neden şikâyet edeyim ki?"

CassaliniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin