Diğerleri bardan çıktığında biz Jerome ile sevgili olmuştuk. Gerçekten çok mutluydum iyiki arabanın patlamasına izin vermemişim yoksa Jerome ile sevgili olamazdık yani en azından bugün olmazdık.
🧡Jerome'nin ağzından
Genelde kaybetmezdim ve kaybetmeyi sevmezdim de. Küçüklükten kalma travmalardan biriydi benim için. Bir keresinde sirkteki çocuklarla oyun oynuyorduk. Sadece 7 yaşında falandım. Oyunu kaybetmiştim ve en yakın dediğim arkadaşım ben oyunu kaybedince bana küsmüştü intikamımı almıştım elbette. Bu anım aklıma gelince yanımda oturan maria'ya baktım. Saf güzellilteydi, diğer kızlar gibi değildi hatta kızlardan geçtim diğer insanlar gibide değildi. O benim gibiydi...Beni güldürmeye çalışıyordu. En önemlisi ben kaybettiğimde yanımdan ayrılanlara nispet yapar gibi daha çok yanıma gelmişti. Gözlerinin tam içine bakıyordum. Ona bir teklifte bulundum
-"Maria Stewen seni paylaçonun soytarısı ilan ediyorum" bana bakışlarından ne demek istediğimi anladığına emindim. Hemen kabul etti
💫Maria'nın ağzından
Bardan çıkanlar bize bakıyorlardı. Jerome bir kaç adım ileri gitti ve beni tanıttı. Jerome:
-"Bayanlar ve baylar, paylaçonun soytarısıyla tanışın.. MARİA STEWEN" o bunları söylerken sadece ona hayran hayran bakıyordum.
Arabaya binip yola devam ettik. Yol boyumca kimse konuşmadı. Malikhaneye geri geldiğimizde şu patron olan adam yeni bir görev için hazırlık yaptığını söyledi.
Kızlar ve erkeklerin yeri ayrı olduğu için çok sıkılıyordum. Ne mercimeğim ile konuşabiliyordum nede diğerleriyle.
Barbara ve Tabitha bana karşı çok soğuklardı. Saat gecenin üçüydü ve ben uyuyamamıştım. Bugünü düşünüyordum. Rüya gibiydi. Herkes uyumuştu ve bense uykulu olan Tabitha'dan izin alıp kahve içmek için mutfağa gittim.
Hizmetlilerde uyuyorlardı. Kavhe makinasına yaklaştım. Kahvem olurken, bana belimden sarılan iki el hissettim.
Arkamı döndüğümde Jerome vardı. Camdan giren ışık tam yüzüne vuruyordu. Saçları dağınıktı ve gözleri biraz çöküktü. Yeni uyandığını anlamıştım.
-"Jerome saat gecenin 3ü, gidip uyumaya devam et"
-"sen niye uyumadın?" Bu soruyu sorunca biraz afalladım çünkü söylersem benimle dalga geçerdi.
-"uyku tutmadı" ben böyle deyince kaşlarını "sonra" der gibi kaldırdı
-"şey... belki birazcık seni düşünmüş olabilirim" gülmeye başladı ama kimse uyanmasın diye çok sesizdi.
Tam yine yaklaşıcaktım ki kahvem taşmaya başladı. Hemen kahveye döndüm ve kalan kahveyi kurtardım.
Ben kahveleri silerken, Jerome sadece gülüyordu.
-"niye yardım etmiyorsun" bir anda gülmesi durdu. Sadece hafif bir gülümsemeyle yeniden bana yaklaştı ve belimden tutup benide kendine çekti. Jerome:
-"yavrum, hem seninle hemde kahveyle ilgilenemem ki. Ben sadece seninle ilgileniyorum" yavrum mu? Yavrum mu? O an yere düşüp bayılmamak için kendimi zor tuttum ve yeniden kahveye döndüm.
Yavrum kelimesinden sonra hiç ağzımı açmadım. Kendi kahvemi ona verdim ve kahveyi silmeye devam ettim. O camın önünde kahvesini içerken bir yandanda beni izliyordu. Üzerinde yine mükemmel sabahlığı vardı.
Kendimede kahve yaptım ve beraber içtik. Aslında odalarımıza çekilmemiz gerekiyordu ama o kızların yüzünü çekiceğime, mercimeğimin kollarında uyurdum. Salona geçince deri koltuklardan birine oturdu ve bende bacağına yattım. Saçlarımla ilgileniyordu.
Bir bölümün daha sonuna geldik. Hergün yeni bölüm atmaya çalışırım.
Yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Bu bölümü yazarken biraz düştüm galiba😍
![](https://img.wattpad.com/cover/271215767-288-k986854.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVLERİN AŞKI {VALESKA'LAR}
Fanfictionkurgu bir hikaye bu yüzden eleştirmeye değil eğlenmeye çalışın *_* çok eğlenmeyee🤯