Bir gece ansızın Kağan ve Dila geldi! :)
Bölümü oylayıp yorumlamayı unutmayın, lütfen. Bu bölümde bir önceki bölümler gibi +1200 oyu geçerse çok mutlu olurum. Keyifli okumalar, satır arası yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum!
Emircan İğrek, Kaptan
S. O. S, Eksik Şarkı
17. Zindan ve Esir
Aldığın kararların arkasında duramazsan ya karar alırken yürüdüğün yol ya da aldığın karar üzerine devrilir.
Yürüdüğün yol sise gömülse; ayakların yaralansa, yolundan döndüğün karar en ağır bedeli ödetmek için seni karanlığa alıp hatalarını da ödetmeye çalışsa yürümeye devam etmek zorundasındır çünkü hayat durdurulabilen değil yaşanandır.
Aldığım kararlar üzerime devrildiğinde henüz çok küçüktüm. Bir elimde gözü ve bacağı dikilmiş oyuncak ayı, diğer elimde kandil lamba, çocukluğum yanarken pencere karşısında kendimi izliyordum. Babam, tek gözlü ayıcığıma saldırdığı için ağlayarak binlerce kez özür dilediğimi ne zaman hatırlasam burukça gülümser ve cansız bir varlığa bile kötü davranan bir babaya sahip olmak neden benim kaderim diye sorgulardım.
Bir gün oldu, köşesini döndüğüm sokakta sorgulamayı yitirdim ve ömrümün en acı tebessümü yüzüme yayılırken kabullendim. Babalar evlatlarının dünyadaki cenneti ya da cehennemidir.
Siz hiç babanızın ölmesini istediniz mi? Ben istedim.
İnsan isyan edemediği kaderi kabullendiğinde burukça, buğulu gözlerle gülümserdi. O gece gülümsemelerim bundan mıydı? İmtihanım babam mıydı?
O gece çok kar yağıyordu; sokak çok karanlık ve ıssızdı. Karanlıktan korkan bir kız değildim evden de ilk kez o kadar geç bir saatte çıkmıyordum, alışkındım. Sokağın sonundaki köşede küçük, yıkık dökük ev vardı ve ben ne zaman kaybolmak istesem oraya giderdim. Bir gece babam yine eve sarhoş geldi, annem bana o gün portakal soyuyordu ve beraber dizi izliyorduk. Huzurluyduk. O yine gelene ve her şeyi zehir edene kadar. Kapıyı çalışını hatırladığımda korkup ayıcığıma sarılışımı hatırlıyorum, annemin korkma der gibi titreyen eliyle saçlarımı okşayışını... Odaya geldiğinde kızarık gözleri, alay dolu gülümsemesiyle ilk önce bana daha sonra da ayıcığıma bakmıştı. İlk önce sessiz olur ya da can acıtıcı şeyler söyler ve uyumaya gider sandım ama öyle olmadı. İki gündür bir alev gibi gözlerinde yanan ateş içtikçe de sönmedi hatta kendini kaybettiği gecelerden birine daha kapı açtı.
''Sen bu saçlarını hiç kesmiyor musun?'' diye sorduğunda bacaklarım titremişti. ''O ayıcığı bile benden çok seviyorsun lan! Sana alabilirsin dedim mi? Kimden izin aldın sen onu alabilmek için? Annenden mi?'' Anneme döndüğünde öfkesi katlanarak gözlerinde büyümüştü. ''Sen mi izin verdin almasına? Para ver dediğimde yok demeyi bilirsin ama!'' dediğinde buğulu gözlerle anneme bakışım iz kaldı gözlerimde, ne zaman bir yerlerden düşsem aklıma gelir. Yayıldığı koltuktan doğruldu, üzerime doğru yürüdü ve hiç acımadan belime kadar uzanan kıvırcık saçlarımı avucunun arasına aldı. ''Keseceğim!'' diye bağırdı. ''Hiçbir şeyi bu kadar çok sevmeyeceksin! Bu hayatta hiçbir şeyi sevmeyeceksin!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ ÇUKURU
Teen Fiction''Ahu Dila Tanin.'' Sesi şehrime düşen yıldırım gibiydi, sesi şehrime düşmekle kalmayıp evimi viran ederdi. Dehşetle kapattığım gözlerim, adım yabancı sesin dudaklarından döküldüğünde aynı dehşeti yaşarcasına tekrar açıldı. ''Lezâ Çukuru... Cehennem...