Biz geldiiiik... Ve sizi çok özledim! Çok, çok! Güz Esintisi kitap olduğundan biraz aramız açıldı ama yine de kötü bir şey değil sonuçta, kitabımız çıktı! Yeniden buradayız, eskisi gibi aktif ve uzun bölümler gelecek, 24'ü yazmaya başladım bile...Lütfen, lütfen oy ve yorumlarınız eksik olmasın... Keyifli okumalar!
Sevimo, Sana Dönmem İmkânsız (Balerin & Nemrut)
Çağan Şengül, Yanar Dünyalar
Adamlar, Dal
23. Kalbi Kül Dağ Serçesi
Küçücük bir odada, odunların çıtır çıtır ses çıkararak yandığı bir sobanın önündeyim. Yüzüme vuran sıcak sobanın üzerinde çaydanlıkta fokurdayan su var, annem birazdan gelecek ve çayı demleyecek. Mayıştığımı gördüğünde dudak kenarına buruk bir gülümseme yerleşecek, ''Yer yatağını yapayım mı?'' diye sorduğunda, omuzlarımı bir aşağı bir yukarı indirerek, huysuz bir mırıltı çıkararak reddedeceğim. ''İki büklüm soba yanında uyuyamazsın.'' diyecek. Tek sorunumuzun iki büklüm bir şekilde soba yanında uyuyakalmamam olacak.
Bir eliyle çayını yudumlarken; diğer eliyle saçlarımı okşuyor, gözleri cızırtılı televizyon ekranında, pürdikkat dizi izliyor.
Bazı anılar zihinde yeniden canlandığında ya kalbi bir kaya gibi sertleştirir ya nefesi keser ya da yumuşatırdı. Kalbim yokmuş gibi davranmak, bakışlarımı keskin bir bıçakla biler gibi insanların yüzünde gezdirmek için kötü anıları seçer ve kinle beslenirdim ama bugün, ölümün kıyısından dönmüşken kalbime kin kusturan anılara değil, yumuşatacak olan anılara ihtiyacım vardı.
Dakikalardır kendimle bir savaş içerisindeydim. Zihnimin derinliklerinden gelen ve kulaklarıma uğuldayan ses susmuyordu: Çakır'ın kız kardeşi Sanem... Burada olduğunu bana o haber verdi. Uyuşturucu bağımlısı biri. Uyuşturucu vermem karşılığında yapamayacağı şey yoktu, aklında tut eğer ölmezde yaşarsan kim olduğunu bulmaya çalışırsın.
Bazen gerçek apaçık ortada, inanmak ve yaralanmak arasındadır. İnanmak, yaralanmaktan geçiyorsa gerçeği kim duymak ister?
Yanağımı yasladığım, kar tanelerinin düştüğü ve saniyesinde kaybolduğu camdan çektim ve yanı başımda, gözlerini kısarak yolu izleyen Balerin'e çevirdim. ''Çok kısa bir an her şey bitti sandım,'' dedim, sesimin titrememesi için büyük bir çaba sarf ederek konuşmaya çalışıyordum ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. ''O an kalbime ağır gelen her şeyin ansızın bitmesi değil, son bir kez bile sarılamamış olmamdı. Gözlerimi kapattığımda ona sarıldığımı hayal ettim, sonra bu hayal için kendime çok kızdım çünkü...''
''Hayal etmen gereken son kişi Çakır değil, kız kardeşin ve annen olmalıydı diye düşündün.'' diye konuştu net bir tavırla, gözlerini gözlerime sabitlerken.
Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. ''Şimdi de o anı unutmak için zihnimde, ailemle yaşadığım güzel anıları canlandırıyorum ama olmuyor. Ne zihnim ne yüzüme çarpan ve yaralayan gerçekler... Susmuyor.''
''Gerçekler susmuyor acıtıyorsa, sen de konuş.''
''Gerçekler bu kez yalnızca beni yaralamayacak, Balerin.'' Çakır, zihnimde dönüp dolaşan iki cümleyi bilse ikinci kattan atıldığım gecenin düğümlerini çözerdi biliyordum ama fırtına öncesi sessizliği yaşadığımızın farkında olduğumdan mıdır bilmem, akışa bırakmak istiyordum. Neyden bahsettiğimi anlar gibi dudaklarını araladı ve derin bir nefes verdi, boğazını temizledi ve konuyu ışık hızında değiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ ÇUKURU
Teen Fiction''Ahu Dila Tanin.'' Sesi şehrime düşen yıldırım gibiydi, sesi şehrime düşmekle kalmayıp evimi viran ederdi. Dehşetle kapattığım gözlerim, adım yabancı sesin dudaklarından döküldüğünde aynı dehşeti yaşarcasına tekrar açıldı. ''Lezâ Çukuru... Cehennem...