28. KENETLENEN ELLER

11K 862 307
                                    


Bir gece ansızın Çakır Kağan ve Dila... Hep öyleydi, biliyorsunuz.

Emre Aydın, Ses Ver

28. KENETLENEN ELLER

Bugüne kadar hep kötü anılarla güçlü kaldım. İyi sandığım anılar parmak sayımı geçmeyecek kadar az olduğundan, kötü anılara tutundum. Kötü cümlelere, hakaretlere, küfürlere... Babam, ne yanlış yaparsam yapayım doğrusunu göstermek yerine hep hakaret ederdi. Ağır, kalbimi parçalara ayırırdı hakaretleri, ama bir gün, kırılan kalbimin sesini bile duyamadım. Ben öyle değilim demedim artık ona. Öyle olmadığımı, hakaretlerinden ibaret kalmadığımı ispatladım. Çünkü bana göre tavırlar, sözlerden daha önemliydi hep. Çakır Kağan sayesinde güzel anılara sahip olmayı öğreniyorum şimdilerde.

Zihnimde bize ait bir anı canlandı, gözlerimi yumdum ve nabzımı hızlandıran anının bir perde gibi düşmesine izin verdim.

''Bir serçenin gölgesinde mi bilmiyorum ama sana bir daha kavuşamayacağımı düşündüğüm gecenin sabahında, saba rüzgârında, kendime itiraf ettim. Kalbimdeki izden öptün, beni. Bunun için bile... O izi sevdiğin için bile...''

Yenildim der gibi derin bir iç çekti. ''Sana çok aşığım, Ahu Dila Tanin. Kıvırcık saçlarına, esmer tenine, ela gözlerine... Her haline. Keşke böyle biri olmasaydım, dediğin noktalara hayranım, bir gün öleceğim Dila, öyle çok seviyorum.''

Çakır'a, onu çok sevdiğimi söylemiştim. Sonra onun da tabiriyle bilardo üzerinde ayıplı şeyler yapmıştık; bunu düşünmek bile tüylerimi ürpertmeye yetiyordu, sonra 9. Ağ'a geçmiştik, kazara Ulaş Alicioğlu'yla tanışmıştım ve bunu hâlâ ona söyleyememiştim. Söylemesem ne olurdu ki? Ne mi olurdu Dila? Adama yemek sözü bile vermiştim. Neyime güvenerek?

''Geldiğimi bile fark etmedin,'' Tanıdık bir dokunuş sayesinde düşüncelerimden kurtulurken yarım ağız bir gülüşle, bakışlarım omzumun üzerinden banyo kapısı eşiğinde bana bakıyor olan Çakır'a kaydı. ''Ne düşünüyordun?''

Üzerini değiştirmişti. Siyah renk; yaka kısmında markası yazan, uzun kollu pijama üstü ve aynı markaya ait eşofman vardı. Sakallarını duştan önce kısaltmıştı, bunu yaparken de bizzat izlemiştim. Bal renk gözleri merakla ona cevap vermemi bekliyordu. ''Adalar'dayken ne kadar mutlu olduğumuzu.'' dedim. ''Yine öyle mutlu olmaya devam edecek miyiz?''

''Edeceğiz kalbim sevgilim,'' dedi bir eli belime kayarken. ''Saçlarını kurutayım ister misin?''

Sırtımı göğsüne yasladım, Çakır da dudaklarını boynuma kaydırdı ve kalbimin yerini yeniden hatırlatacak bir öpücük bıraktı. ''Uykunda acıktığını sayıkladın,'' diye mırıldandı, dudakları usulca boynumda geziniyordu ve minik minik öpücükler bırakıyordu. ''Senin için yemek siparişi verdim, minik serçe.''

''Midem kötü biraz,'' diye yanıtladım onu, dudaklarımı birbirine bastırmadan hemen önce. ''Yiyebileceğimden emin değilim ama denerim. Sen de bana eşlik edecek misin?''

''Akşam sekizden sonra pek bir şey yememeye çalışıyorum,'' Bir eli kalçama kaydı ve okşadı. ''Sen benim gibi yapma ama.''

''Alttan alttan kilo aldığımı mı ima ediyorsun?'' Hızlı bir dönüş yaptım, gözlerimi gözlerine diktim ve bir elimle yakasını düzeltirken konuşmaya devam ettim. ''Kalçama dokunurken hoşuna gitmiş gibi duruyordu.'' Yalandan dudaklarımı büzdüm. ''Zayıflarım o zaman ben de.''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LEZÂ ÇUKURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin