Hayal

248 245 16
                                    

Bir kadın tanıyorum, gecenin en orta yerinde bir kadın.
Kadının üzerinde bir elbise en az gece kadar karanlık.
Kadının kalbinde bir adam en az elbisesi kadar karanlık.
Kadının içinde bir umut, tüm karanlığa inat bir umut.
Bakın diyorum dostlarım, bu dünyayı kurtarsa kurtarsa kadınlar kurtarır, karanlığı alsa alsa bu kadınlar alır.
Evren siyah kabulümdür ancak kadınlarda gökyüzüdür.
Bir kadın size aşkı yaşatır, düşüncelerinizi gerçek kılar, yaşadığınızı öğretir size bir öpücükle.
Kadınlar bambaşkadır, eğer dünya bir bataklıksa kadınlar bataklığın ortasında açan çiçektir.
Bilin ki en güzel çiçekler bataklıklarda yetişenlerdir.
Hala diyorum eğer dünya düzelecekse bunu kadınlar yapabilir.

Melek ablanın günlüğünden..

"Hala?"

Hemen ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.
İki kolu onu kucaklamak için açılırken doktoru öylece ne olduğunu izliyordu.

Kollarını narin bedene saracakken birden yok oldu.
İKi kolu yanlarına düşerken gözleri çoktan dolmuştu bile.

"Ne oluyor!"

Birden bire sert ruhsuz sesi odada yankılandı.
Yerinden kalkıp omzunu sıvazladı doktoru.

"Neden? Neden herkes gitmek zorunda?"

Saçlarından çekiştirirken yere çöktü.

"Neden? Neden? Neden?!"

Sinir krizi geçiriyordu ve bu hali doktoru korkutmuştu.
Yaşadığı her şey omuzlarına yıkılmış, o sadece nefes almaya çalışıyordu.
Aradan 1 hafta geçmişti, o gecelerini mezarlıkta geçiriyordu.
Eve gitmiyordu, halasının evine gidemiyordu.
Kitapevi varlığıyla bile canını yakmaya yetiyordu.
Dakikalarca dizleri üzerinde ağladı, en sonunda doktoru onu yerden kaldırdı.
Çağırdığı hemşire gelip, sakinleştirici yapmıştı.

İlaçlarını ihmal etmesede bir işe yaramıyordu.
Uykusuzluk onu etkisi altına almıştı, tüm vücudu halsiz düşmüş ve epey zayıflamıştı.

2 saat sonra

Kitapevinin kapısını açıp içeri girdi,
içerideki çalışan tüm masaları düzenlemiş yerleri siliyordu.

İlerleyip hep oturduğu o masaya oturdu, gözleri tüm mekanı süzerken yutkunmak bile zor gelmişti.

Az sonra çalışan elinde bir telefonla yanına geldi.

"Toprak. Bunu sana vermeliyim."

Telefonu masaya bıraktı.
Bakışları telefonu bulduğu gibi elleri titremeye başladı.

Zorda olsa telefonu eline aldı, ekranı açtı.
Direk ana ekran açılınca ilk ne yapması gerektiğini düşündü.

Galeriye girdiği gibi tek klasörü gördü.
Tıklayıp bakınmaya başladı.

Toprak'la çektikleri fotoğraflar, Toprak'ın küçüklüğüne dair birkaç fotoğraf ve eski bir fotoğrafın tekrar çekilmiş hali.

Oradan çıkıp rehbere girdi kendi numarasını Canımın Canı diye kaydedilmiş şekilde buldu.
Elleri titresede çıktı rehberden, diğer uygulamalarda gezindi.
En sonunda ses kayıtlarına girdi.
Kaydedilmiş üç ses kaydına baktı.
En baştakine tıkladı, sesi sonuna kadar açtı.

B'A'L Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin