Kimsenin görmediği yerden bak bana.
Kimsenin anlamadığı yerden anla.
Beni duy...
Sessiz çığlıklarımı, mağrur bakışlarımı anla.
Bir bir törpüle ruhuma batan köşelerimi, sivri uçlarımı.
Sokağımdan geç, bak nasıl kirli duvarlarım.
İlmek ilmek işlediğim bu nefreti söküp al bakışlarımdan.
Kirlenmiş gökyüzüme bir güvercin sal balkonundan.
Karanlık gecelerimi al benden.
Öyle çok karanlığım ki anlatamam.
Bakışlarında ki gündüzü getir bana.
Beni anla..
Yangınlarıma rüzgar oluyorlar, söyle olmasınlar.
Söndürmelerini beklemiyorum, ama söyle onlara, daha da körüklemesinler ateşimi.
Beni alıkoy göğüs kafesinde.
Beni anla..
Yolculuklar çekiyor içim.
Uzun yolculuklarımın varışı ol.
Ölümlerden yorulmuş ülkemin barışı.
Ruhumun her bir karışı.
Gözlerimin karası.
İçimin iyileşmiş yarası.
Fukara kalbimin nafakası.
Ol.
Yalnızca olsan da, ol.
Yalnızca var ol.
Yeter.
Sisli bakıyorum dünyaya.
Gel,dağıt sislerimi, görüş mesafemi uzat.
Sadece, yanımda ol...2 hafta geçmişti bilinmeyenin bana yazdığı günden sonra.
En son o gün konuştuk ve bir daha yazmadı.
Sorgulamadım.Yazıp yazmaması umurumda değildi.
Hayatımda bir bilinmeyene yer vermek istemiyordum.
Merak etmiştim evet ama karmakarışık hayatımın içine girmesine gerek yoktu.İlk başlarda sadece kim olduğunu merak ettiğim için cevap vermiştim ancak bu beni korkutuyordu.
Bu zaman da duymadığımız olay kalmamıştı.Sapığın teki olabilir diye düşünmüştüm ancak her şeyimi bilmesi beni hem ürpertiyor hemde tanıdık olduğu için rahatlatıyordu.
Onu tanıyalı iki ay olacaktı neredeyse ve toplasan yedi sekiz saat konuşmuştuk.
O anlatmıştı çoğunlukla ben dinlemiştim.Bu iki haftadır yazmaması fazla bir şey değiştirmiyordu.
Bu aralar daha değişik olaylar yaşıyordum.
Güneş'ten iyice uzaklaşmıştım.
Önceden benim için hatasız biriydi.
Her şeyi tamamıyla muhteşem olan biri.
Ancak zamanla fark ediyordum.Onun da hataları vardı.
Beğenmediğim özellikleri vardı.
Bencil olması en başlıca özelliğiydi.
Bunu bu zamana kadar fark etmemiştim.Sevgi sandığım şey gözümü kör ettiği için olsa gerek.
Artık bunu görüyordum.
O muhteşem değildi.
Kimse muhteşem değildi..Birde Toprak vardı tabii.
1 aya yakındır hayatımdaydı.
Daha doğrusu 4 yıldır aynı sınıftaydık ancak onu 1 ay önce yakından tanıma fırsatı bulmuştum.Açık sözlü olduğum için söylüyorum bunu.
Ondan etkilenmiştim.
Karakterinden etkilenmiştim.
Zorlu bir hayat yaşayıp bu kadar iyi kalması, mutlu olmak için çaba sarf etmesi ve çoğunlukla başkalarını düşünmesi.Sürpriz kutu gibiydi.
Her seferinde beni şaşırtıyordu.
Onunla beraber sahilde şarkı söyleyip topladığımız paralarla çocuklara hediyeler almaya karar vermiştik ve 4 kere yapmıştık bunu.Kantine inmiştim tek başıma.
Sevgili çok yakın arkadaşım İrem Hanım Görkem'le sevgili olmuştu.
Herkesin başı bağlıydı bir ben kaldım diye düşünürken gülüyordum aynı anda.Sevgilimin olup olmamasını umursamıyordum.
Mutluluğu tek başıma da yaşayabilirdim. Bunun için kimseye ihtiyacım yoktu..Aldığım kahveyle bahçeye doğru yöneldim.
Arka bahçeye gidip geçen günlerde Toprak'ın altında oturduğu ağacın yanına gidip yere oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B'A'L
Novela JuvenilB'elki A'lışman L'azım? Yırtılan ve parçalanan boğazlar bir ırkın katliamı kadar mutlu ederdi dünya devletlerini. Yırtılan boğazlardan arta kalan tükürük ses çıkarmaya yetmesede sana sustuklarımı duydun mu? Kitap kapağı için @scarletmarryy'e teşek...