"Günaydın anne."
"Günaydın kızım, yine erken uyanmışsın."
Saat 9'du ve bugün cumartesi olduğu için okul yoktu.
Bense uyku düzenim sayesinde saat 7'de ayağa dikilmiştim.
Biraz odamda kaldıktan sonra kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtiğimde annemde uyanmıştı.
Babam ise çoktan işe gitmişti.
Annemle beraber masaya otururken sessiz sessiz yemeğimi yiyordum.Düşünceliydim,her zaman ki gibi.
Atkıyı ve ceketi düşünüyordum.
Toprak mı beni revire götürmüştü?
Götürmüş olması normaldi, yardım etmek istemiş olabilirdi ama neden ceketini istememişti?
Bunu neden söylemediğini düşündüm.
Ceketini geri vermek için yıkamıştım ama aklım kokusunda kalmıştı.
İnanılmaz huzur verici kokuyordu,
çocukluğumu hatırlatıyordu vede.
Küçükken yaşadığımız mahalle, evimiz ve yağmurdan sonra gelen o toprak kokusu.
Bu kokuya nasıl sahip olabiliyordu merak etmiştim açıkçası?
Parfüm müydü acaba?
Ben böyle düşünürken annem seslenmişti en sonunda.
Kafamı kaldırdığımda bana neden cevap vermiyorsun der gibi bakmıştı.
Bir şey demeden kahvaltıma devam ettim.En sonunda kalkıp masayı toplamış odama çekilmiştim.
Her zamanki rutin cumartesi günümü geçirmeyi düşünürken içimdeki ses ceketi sahibine vermem gerektiğini söylüyordu.Yatağıma otururken dün aldığım kitabı okumaya başladım.
İnce bir kitaptı ve 1 saate yakın bir sürede bitirmiştim.
Okurken kafam hep başka yerlere takılmıştı.
En sonunda kalkıp duş almış,
üzerimi giyinmeye başlamıştım.
Bugün okulda matematik kursu vardı ama katılmamıştım.
İrem'i aradım hemen.
Birkaç çalıştan sonra açmıştı."Alo?"
"Alo İrem. Okula gittin mi?"
"Evet Yağmur geldim kursa. Sen neden gelmedin ya canım sıkılıyor sensiz."
"Geç uyandım ondan gelmedim.
Şey soracağım sana..""Anladım. Ne soracaksın?"
"Şey, Toprak kursa gelmiş mi?"
"Gelmişte.Neden soruyorsun hayırdır?"
"Bende kitabı varda onu verecektim."
"Acelesi var galiba okulu bekleyemediğine göre?"
"Yok ya. Sadece kütüphaneden almış ve süresi dolmuş. Ceza almasın diye vereyim dedim. Ondan yani."
"Anladım Yağmur. Neyse gelince bana da uğra. Özledim seni bir günde."
"Tamam görüşürüz İrem."
"Görüşürüz."
Telefonu gülerek kapatırken söylediğim yalandan dolayı huzursuzlaşmıştım.
Tek yakın arkadaşıma yalan söylemek hoşuma gitmiyordu ama birşey açıklamak istemiyordum.Ceketi ve atkıyı içine koyduğum poşeti elime aldım.
Evden çıkıp okula giderken müzik dinlemeye başlamıştım bile.Okula vardığımda yarım saatlik arada olduklarını gördüm.
Sınıfa çıktığımda İrem ve birkaç kişi vardı sadece.
İrem'le biraz konuşup bahçeye Toprak'a bakmaya indim.
Göz gezdirirken ön bahçede olmadığını fark etmiştim.
Arka bahçeye doğru ilerledim.
Kimse yoktu, Toprak'tan başka.
Kulaklarında kulaklık, kafasına kapşonlusunu çekmiş gözleri kapalı şekilde ağacın altında oturuyordu.
Sırtını ağaca yaslamıştı.
Uyuyor gibi görünüyordu.
Yavaş yavaş ona ilerlerken birkaç adım kala adımı söylemişti."Yağmur." ve sonra gözlerini açtı.
Yine bakmadan tanımıştı.
Nasıl oluyorda tanıyordu bu çocuk?"Toprak.Merhaba."
"Merhaba." deyip gözlerini tekrar kapatmıştı. Uykusu var gibiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
B'A'L
Novela JuvenilB'elki A'lışman L'azım? Yırtılan ve parçalanan boğazlar bir ırkın katliamı kadar mutlu ederdi dünya devletlerini. Yırtılan boğazlardan arta kalan tükürük ses çıkarmaya yetmesede sana sustuklarımı duydun mu? Kitap kapağı için @scarletmarryy'e teşek...