"Baba nereye gittiğimizi ne zaman söyleyeceksin?"
"İş için yurt dışına gidiyoruz şimdi."
"Ben neden geliyorum?"
"Seni tek başına bırakmak istemedim. Şimdi daha fazla soru sorma."
Sen inandın mı bu nedene iç ses? Çünkü bana pek içten gibi gelmedi.
Afferim Polyana'nın yançarı. Bu adam kesin bir haltlar karıştırıyor.
Ya benim çalışma odasına girdiğimi öğrendiyse? Eve gelir gelmez gidiyoruz deyip beni arabaya sürüklemesinin başka açıklaması olamaz.
Eğer öğrendiyse seni öldürür.
Yalnız dolaylı yoldan sende ölmüş olursun.
Has...
Tamam. İyi düşünelim iyi olsun.
Havaalanının yoluna girince derin bir nefes verdim. Evden apar topar çıktığımız için yanıma telefonumu bile alamamıştım.
Arabanın aniden durması ile kafamı önümdeki koltuğa çarptım.
"Ne oluyor? Neden durduk?"
"Efendim çevremizi sardılar."
"Kahretsin. Alya sakın dışarı çıkma!"
Sinirle kapıyı çarpıp dışarı çıktı. Başımın çarptığı yer ağrıyordu. Elimle biraz ovaladım. Dışarı baktığımda ağzım hayretle açıldı. Beş araba etrafımızı sarmıştı. Öndede bir grup adam vardı. Bunlar kimdi?
Sesleri duyamıyordum. Pencereyi açmaya ise korkuyordum. Babam ve karşısındaki adam tartışıyorlardı. Adamın hemen yanındaki kişi bir anda olduğum arabaya baktı. Camlar filmle kaplı olduğu için beni görmesi çok zordu. Ama o inatla gözlerini kısmış bana doğru bakıyordu.
Babamla konuşan adam, bir başka adama benim olduğum arabayı işaret etti. Işareti anlayan adam bana doğru gelmeye başladı. Korkuyla kapıdan uzaklaştım. Benim kapım açılınca çoktan hazır olan gözyaşlarım yanağımdan usulca süzülmeye başladı.
Adam kafasını eğip bana baktığında kaşları çatıldı. "Sakın ağlama! Korkmanada gerek yok. Sana asla zarar vermeyeceğiz."
Hı hı inandım.
Bak ağlamayıda kesti.
"Bana ne yapacaksınız?"
"Sana hiçbirşey yapmayacağız. Hadi gel."
Elini bana uzatıp beklemeye başladı. Ondan aşırı korkuyordum. Ama içimden bir ses ona güvenmemi söylüyordu.
"Bak benim adım Rüzgar. Rüzgar Sarsılmaz. Sende Alya Beren olmalısın."
"Siz adımı nereden biliyorsunuz?"
"Bak sana herşeyi söyleyeceğiz. Ama önce benimle gelmelisin."
"Babam?"
Sıkınca nefes verdi.
"Yapacak başka birşey yok. Özür dilerim güzelim."
"Ne- aaa dur ne yapıyorsun?"
Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Resmen beni kucağına almıştı. Beni beni. Eline erkek eli değmemiş kızı.
Babam hırsla Rüzgar abinin karşısına geçti.
"Kızımı derhal bırak!"
"Bak hâlâ kızım diyor!" Bir adam babamın yakalarından tutup kafa attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavanta Esintisi
Teen FictionAlya sarsılmaz... Hayatına kukla gibi devam eden bir kızın aslında tüm bu yaşadıklarının sebebi hiç görmediği annesi olursa ne mi olur? Oynat bakalım...