"Üçgen peynirler için teşekkür ederim."
"Ne demek canım afiyet olsun."
Kahvaltımız bittikten sonra oturma odasına geçtik. Ufuk bey hastaneden telefon gelmişti ve o yüzden oraya gitti. Ne olduğunu bilmiyordum ama kötü birşey olduğu yüzünden belliydi.
Sakin geçen sohbeti bölen Ufuk beyin odaya sinirle girmesiydi.
"Alya benimle gel."
Acaba ne olmuştu ki? Onun arkasından giderek geçen konuştuğumuz odaya girdik. Arkamdan kapıyı kapatmadan içeri Toprak abi ve Rüzgar abide girdi.
Ufuk bey yüzünü elleriyle ovalayıp bana döndü.
"Bunu bana niye anlatmadın."
Sesi acı çeker gibi geliyordu. Bu kalbimin sıkışmasına neden oldu.
"Bana hiç ki güvenmedin?"
"Neyden bahsediyorsunuz?"
"Evet baba ne oluyor?"
"Alya'nın kanında çok güçlü bir antidepresan bulunmuş. Hemde haddinden fazla."
"Ne?"
O an üvey babamın bana zorla içirdiği o ilaçlar geldi.
"Ben ben gerçekten bilmiyordum. Üvey babam bana zorla içirirdi o ilaçları. Hatta büyüdükçe o ilaçları içmemeye başladım. Ondan gizli dilimin altına filan saklıyordum."
"Baba ben bunları neden içiyorum?"
"Kendi iyiliğin için."
"Ama bunları içtikten sonra midem bulanıyor kusuyorum. Kendimi çok halsiz his-"
"Senin iyiliğin için dedim ya. Daha fazla uzatma ve iç şunu!"
Ağzıma sertçe soktuğu hapı yavaşça dilimin altına yuvarladım. Komidindeki sürahime uzanmışken elindeki bardağı ağzıma tuttu.
"Bu içeçeği iç. Ağzın tatlanır."
İçeçekten bir iki yudum alıp çekilecekken buna izin vermeyip hepsini içirdi.
O odadan çıktıktan sonra dilimin altındaki hapı çıkartıp çöpe attım.
Bugün halsiz hissetmeyecektim.Taki yarım saat sonraya kadar o ilaçı içtikten sonra nasıl hissediyorsam yine aynı şekilde hissediyordum. Ağzıma gelen tatla hemen klozete eğildim. Midemdeki çoğu şeyi boşaltınca yüzümü yıkayıp yatağıma girdim. Artık buna dayanamıyordum.
Hayat gerçekten böyle birşey mi? Yedi yaşımdan beri tek yaşadığım birşey vardı.
Hissizlik..."Bana lütfen inan. Ben hiç psikiyatriye bile gitmedim."
Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Ufuk bey artık sakinleşmişti.
"Bana bunu neden yapıyordu? Ben ona ne yaptım ki?"
Yavaşça yürüyüp kollarımı Ufuk beye sardım. O da bu anı bekliyormuş gibi doladı kollarını bana.
Artık zamanı gelmişti. Hatta geç bile kalmıştım.
"Bu kısa zamanda babalığın ne demek olduğunu gösterdiğin için teşekkür ederim baba."
Vücudu gerildiğini hissettim.
"Asıl ben teşekkür ederim."
Omzumda hissettiğim ıslaklıklarla geri çekilmeye çalıştım ama buna izin vermedi.
Arkamdan dolanan kollarla güvende hissettim kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavanta Esintisi
Teen FictionAlya sarsılmaz... Hayatına kukla gibi devam eden bir kızın aslında tüm bu yaşadıklarının sebebi hiç görmediği annesi olursa ne mi olur? Oynat bakalım...