8. BÖLÜM

5K 209 8
                                    

"Neden?"

"Ben Uras baba ve Sedef annenin üvey oğluyum."

Derin bir nefes aldı.

"10 yaşıma kadar yetimhanede büyüdüm. Orada bazı şeyler yaşadım bir çocuğun yaşamaması gereken şeyler.Bir gün yine bitik bir halde döndüm odaya o günde bir abi 18 yaşını doldurduğu için çıkışı verilmişti. Vedalaşmak için yanıma geldi. Bu halimi görünce sıkıntılı bir şekilde cebinden bir kutu çıkardı. Dedi 'Al her kötü olduğunda bir tane iç bundan kendini daha iyi hissedeceksin.' Aldım. Çocuk aklı işte her başım sıkıştığında içtim bir tane. En son beni bu bataklıktan kurtaran Uras babam oldu. Allah razı olsun. O olmasa b*k yoluna gidiyordum."

Acı bir şekilde gülümsedi. O an yapılabilecek en iyi şeyi yaptım.
Sarıldım.

"İyi geldi."

Ukalaca güldüm. "Babamdan öğrendim."

Kollarını sıkılaştırdı.

"Bodrum katı bana verilen en büyük cezaydı." Dedim.

"O adam bana verilen en büyük cezaydı." Dedi.

.

.

.

"Davalı Mert Aksoy ve Davacı Ufuk Sarsılmaz salona çağrılıyorsunuz."

Yanımda bana gülümseyen babama baktım. Arkasına dönüp mahkeme salonuna doğru yürümeye başladı. Elimi sıkı sıkı tutan Rüzgar abiyle derince nefes aldım. Salona doğru her adım attığımda kalbime ağrı giriyordu.

Ama biliyor musunuz? Bu bile bana tarifi verilemez bir mutluluk katıyordu. Çünkü hissediyordum.

Salonda boş bir koltuğa oturup önüme bakmaya başladım. O adamın yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Çevremde oturan insanlara baktım. Şu son bir haftadır yaşadığımı hissettiren aileme.

Hakimin gelmesiyle hepimiz ayağa kalktık. O oturunca bizde oturduk. Buraya gelmeden önce hastaneye gidip rapor almıştık. Antidepresan kullandığıma dair. Bu dava sonuçunun hızlı çıkmasını sağlarmış.

Tokmak sesiyle irkildim. Herkes yine ayağa kalkmıştı. Bende hızla ayağa kalktım. Ne yani bitmişmiydi?

"Yaz kızım. Son karar; Ayla Beren'in velayeti Ufuk Sarsılmaz'a verilmiştir. Mert Ak-"

Sonrasını dinlememiştim. Herkes birbir odadan çıktıkça içimdeki çelişkiyle başbaşa kalıyordum. Onunla konuşmalı mıydım?

Onun sana yaptıklarını unutma!

Sadece 'neden?' diye sormak istiyordum.

Ya söyleyecekleri seni mahvederse.

Tekrar ayağa kalkarım.

O an gözüm kimseyi görmedi. Sadece ondan alacağım en küçük bir cevap önemliydi şuanda.
Karşısında durdum. Tam gözlerine baktım. Gözlerinin içinde hiçbir duygu yoktu.

"Tek bir soru ve tek bir cevap. O 14 yıl ne içindi?"

Yutkundu. "Zamanı geldiğinde bunu öğrenmeni sağlıyacağım. Bu iyiliği, 14 yıl boyunca babasına sarılabilmek için herşeyi yapmış olan o küçük kıza borçluyum."

Son bir bakış atıp gitti. Bu kadar mıydı? Neden herkes sorduğum soruları geçiştiriyordu? Gelecekte rahat edebilmek için geçmişimi bilmem gerekmez mi? Kapıya doğru ilerledim. Herkes bana bakıyordu. Büyük ihtimalle ne konuştuğumuzu merak ediyorlardı.

Toprak abi elini uzattı. Sıkıca tuttum elini. Binadan çıkarken aklımda gelecek için tek bir plan vardı.

14 yılı unutacaktım. Sanki hiç yaşamamış gibi. 2 yaşından devam edecektim. Gerçek ailemle, gerçek karakterimle yaşayacaktım.

Lavanta EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin