Levi bunu söylerken utanmış ve kafasını yere eğmişti. Gelicek olan cevabı bekliyordu. Bir süre ses gelmeyince merak edip kafasını kaldırdı. Canavarın kendisi de düşünceli bir tavır takınmıştı. Levi ise cevabını bekliyordu halen daha.
"Üzgünüm ama seni kabul edemem."
Levi duyduğu bu cevap karşısında afallamış şimdi ne yapacağını düşünüyordu. O düşüncelere dalmışken canavar ise yanından geçip gitmişti. Levi ise hala olduğu yerde kalakalmıştı.
"Abi sen ne dediğinin farkında mısın gebert gitsin işte bu kalma heve-"
"Sadece sus Mikasa!"
Levi yavaş adımlarla merdivenlerden çıktı. İçeri oturma odasına doğru yol aldı. Pes etmeyecekti. Annesini koruyamadığı gibi Mikasa'yı da koruyamayacak güçte değildi. Mutlaka kendini kabul ettirecek ve onu buradan çıkaracaktı.
Canavar odanın ortasındaki koltukta oturmuş kahvesini yudumluyordu. Levi onun önüne geçti. Kafasını eğdi. Önüne gelen saçları yüzünden gözleri gözükmüyordu. Bir anda yere kapaklandı. Önce dizlerini sonra da elini yere koydu.
"Yalvarırım! Benim kalmama izin verin!"
"(İç çekerek) Sana bunu daha önce söyledim. Onu burda tutmak için kendimce sebeplerim var. Beni anlamı-"
"Asıl beni anlamayan sizsiniz! O benden çok daha genç. Onun özgürce ve gönlünce yaşamasını istiyorum. (gözleri dolar) Ayrıca hoşlandığı biri de var. Birlikte olmayı sevdiği arkadaşları... O yüzden onu almadan hiçbir yere gitmiyorum!"
Uzun bir sessizlik oldu. İkisi de konuşmuyordu. Levi ise ikinci bir 'hayır' cevabını duymak istemiyordu. Korkuyla bekliyordu gelicek olan cevabı.
"Pekala. Senin kalmana izin vericem. Ama o kardeşin buradan tek kişiye bile bahsetmiyecek ve birdaha buraya gelmeyecek."
Levi bu cevaba hem sevinmiş hem de şaşırmıştı. Çünkü onu ikna etmenin çok zor olduğunu sanıyordu. Belki de defalarca yalvaracağını düşünüyordu.
Levi kafasını aşağı yukarı 'tamam' dercesine salladı. Mikasa için gerçekten de çok mutluydu. Ama şimdi de kendi için endişeleniyordu.
Bir süre sonra Mikasa evden zorla çıkarılmış ve buradan kimseye bahsetmemesi için tehdit edilmişti. Mikasa tabiki de buradan kimseye bahsetmeyecekti çünkü abisi rehin tutuluyordu. Levi de neden illa birini burada tutmak istemesine bir anlam verememişti.
"Artık buraya yerleştiğiniz için efendim izin verin size odanızı göstereyim."
"Mikasa'ya evimden bazı eşyalarımı getirmesini söyledim. Umarım bu saygıdeğer(!) efendiniz için sorun olmaz."
"Olucağını sanmıyorum efendim. Ah üzgünüm kendimi tanıtmadım. Ben Petra Ral. Bir şeye ihtiyacınız olursa söylemekten çekinmeyin lütfen."
Bir süre sustu ve konuşmadı. Ama her halinden sıkıntıda olduğu belliydi. Ellerini olduğunca sıkıyor canının acımasına aldırmıyordu.
"Bu arada lütfen efendime canavar diye hitap etmeyin onun bir adı var. Eren Yeager. Her ne kadar dile getirmese de bundan pek memnun gözükmüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「Beauty and the Titan」
RomanceEren, varlıklı bir ailenin oğludur. Fakat kendisi ailesi kadar kibar ve saygılı değildir. O ailesinin aksine bir katildir. Geçmişte sayısız kişi öldürmüştür. Böylesine bir çirkinlik ise sadece ona verilen küçük bir cezadır. 13 yıl gibi uzun bir za...
