#14 beauty and the titan

893 63 19
                                    

Eren erkenden kalkmış ve saçını düzeltip kahvaltıya inmişti. Hala saçlarını kesmemişti. Levi'nin koyduğu kuralların büyük çoğunluğuna uymuyordu ama o bunu çok dert etmiyor gibiydi.

Kahvaltıya inmiş ve bir müddet Levi'yi beklemişti. Fakat aradan yarım saat geçmesine rağmen bir türlü gelmemişti. Eren dün olanlardan dolayı ondan hala korkuyor olabileceği ihtimalini düşünüyordu.

Eren daha fazla sabredememiş ve evin her köşesini didik didik aramaya koyulmuştu. Aramadığı yer kalmamış ama bir türlü bulamamıştı onu.

En son Petra'ya sormak için mutfağa gitmişti. Petra mutfak penceresinden gözünü hiç ayırmadan dışarıyı izliyordu. Eren onun bu kadar neyi izlediğini merak etmişti.

Petra'nın yanına gitmiş ve o da pencereden dışarı bakmaya başlamıştı. Gördükleri karşısında şaşa kalmıştı.

Levi bahçeyi baştan sona temizlemiş, uzun otları kesmişti. Yabani otları tek tek ayırmış eve doğru geliyordu. Üstü başı toprak içindeydi.

Eren bu manzara karşısında çok sevinçliydi. Onu bu kadar önemsediğini görmek onu mutlu ediyor istemsiz sevinmesine neden oluyordu.

Bir süre sonra Levi eve girdi ve kendini direk banyoya attı. Eren ise içi kıpır kıpır kahvaltı masasına tekrardan oturmuş. Mutlulukla Levi'yi beklemeye başladı. Banyo masaya çok da uzak sayılmazdı. Bu yüzden az da olsa banyodan gelen sesleri duyabiliyordu.

Levi birazdan banyodan çıkmış, kıyafetini giymiş ve saçını da kabaca kuruttuktan sonra aşağı kahvaltı masasına inmişti.

"Sabah sabah bahçeyi temizlediğine inanamıyorum."

"Mutlu olduğunu görmek istiyorum. Aynı eski günlerdeki gibi."

"(Gülümseyerek) Teşekkür ederim Levi."

Sohbeti bırakıp kahvaltıya kaldıkları yerden devam ettiler. Levi önüne aldığı yemeği çatalla oynuyordu. Ona sormak istediği birşey vardı fakat utandığı belliydi. Yüzü pancara dönmüş ve her yeri alev alev yanıyordu.

"Ş-Şey... kahvaltıdan sonra dışarı çıkmaya ne dersin... S-Sadece ik-ikimiz."

Eren gerçekten de böylesine bir tatlılık karşısında zor dayanıyordu. İnsan olsaydı onu delice öpmek isterdi. Fakat durumu el vermiyordu. Kendisi de içinden bu duruma içten içe küfrediyordu.

"Tabiki. Ama sadece ikimiz..."

Levi iyice utanmış ve kızarmış olan yüzünü saklamaya çalışırken yemek yemenin ne kadar güç olduğunun da farkındaydı. Sözler ağzından dökülmüş olabilirdi belki ama o sözler kalbine aitti.

Eren onun utandığının farkındaydı. Yemeğini bitirmiş ve masadan kalkıp onu yemeği ile baş başa bırakmıştı. Levi, Eren gittikten sonra var gücüyle yemeğe saldırmıştı. Çünkü tekrardan gelirse muhtemelen tekrardan utancından yemek yiyemezdi.

Levi'nin yemeğini bitirdiğini gören Eren onun yanına gelmişti.

"Çıkalım mı?"

Levi sadece başını aşağı yukarı 'evet' anlamında sallamakla yetinmiş ve Eren'i arkadan takip etmeye başlamıştı.

Bahçede gezinirken Eren etrafa hayranlıkla bakıyor, resmen gözleri parlıyordu.

"(Heyecanla) Bunların hepsini sen mi yaptın gerçekten?!"

"Ş-Şey evet."

"Levi sen gerçekten inanılmazsın! Beni gerçekten çok mutlu ettin!"

Eren bir anda kendisine gelen bir mutlulukla Levi'yi koltuk altından tutmuş ve havaya kaldırmış, havada döndürerek daireler çiziyordu.

Eren bir süre sonra durdu. Kollarını Levi'nin bacaklarına sardı. Levi de Eren'in kalın kollarında kendine yer buldu. Pembeleşen yüzüne aldırmadan kendi alnını Eren'in alnına dayadı. Gözlerini buluşturdu. Minik elleri yanaklarında yerini almıştı. Kendisi de belki ne yaptığını bilmiyordu. Sadece anın büyüsüne kapılmıştı.

(İşte bu tam medyalık an)

Birkaç dakika daha bu şekilde kaldılar. Eren ayakta kalmakta zorlanıyordu ama bu güzel anı bozmak istemiyordu.

Bir süre sonra Levi ne yaptığının farkına varmış ve utanarak geri çekilmişti. Geri çekilirken kendini hızla geriye atmış ve Eren'in kucağından düşüp yeri boylamıştı.

"Levi iyi misin?"

"E-Evet iy-iyiyim."

Levi utanmasına kendisi de bir anlam veremiyordu. Fakat durum her ne olursa olsun onun bir insan olduğunu biliyordu. Ona bir canavarmış gibi davranamazdı.

Eren Levi'yi yerden kaldırmış ve salıncağa doğru yol almaya başlamışlardı. Eren'in eski anıları aklına geldikçe gözleri doluyor, neşesi diniyor ve yerini mutsuzluk ve üzüntü alıyordu.

Salıncağın yanına geldiler ve salıncağa oturdular.

"Bu salıncağı hatırlıyorum... Sanki hala yeni gibi."

Eren Levi'nın elini kabaca kavradı. Arkasına yaslandı ve gökyüzünü izlemeye koyuldu.

"Sanırım sana borçlandım."

Levi kendine gelen bir özgüvenle kafasını Eren'in omuzuna omuzunun biraz alt kısmına, boyu yüzünden kolunun üst kısınlarına denk geliyor)yasladı ve o da gökyüzünü izlemeye başladı.

Eren yanındaki minik bedene baktı. Artık hislerinden emindi. Levi'a aşıktı. Onu hiç kimseyi sevmediği kadar seviyordu. Belki biraz inatçıydı ama onu bu haliyle seviyordu.

İkisi de bu anın tadını çıkarırken arkalarındaki çalılıklardan onları izleyen oğlanın farkında değillerdi.

Evet, tahminleri alayım. Tahmin etmesi çok da zor olmasa gerek :)
Sizce izleyen kişi kim?

「Beauty and the Titan」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin