Erwin yavaş adımlarla merdivenlerden çıkmış uzun ince koridoru izlemeye başlamıştı. Sırayla önüne gelen kapıları tek tek denedi. Gözü ilerideli kapalı büyük odaya ilişti.
Kapıya yaklaştı ve yavaş reflexlerle kınındaki kılıcı çıkardı ve burnunun hizasına getirdi. Hafifçe kapının tokmağını çevirdi ve içeriyi kolaçan etti.
İçeriye bakmasıyla karşısındaki canavarı görmesi bir olmuştu. Hızla savaş için pozisyonunu düzeltip içeri daldı.
Onu gören Eren bir anlık tereddüte düşse de sanki hiç bir şey olmamış gibi tekrardan güzünü pencereye dönmüştü. Erwin de bunun farkına varmış ve ona karşı beslediği öfkeler iki katına çıkmıştı.
"Demek gerçekten de varmışsın..."
O konuşunca Eren yavaşça ona doğru baktı. Erwin'in gözündeki öldürücü bakışları dikkatini çekmişti.
"Seni çirkin canavar..."
Eren dikkatlice onu incelemeye başladı. Saçının altı kazınmış üstteki sarı saçlarını sol tarafından ayırmış ve kafasına yapıştırmıştı. Beyaz bir teni, uzun boyu ve...
Şeytanın gözlerini takınmıştı kendisine adeta.Onu öldürmeyi gerçekten bu kadar çok istiyor muydu? O onu öldürmeyi ne kadar çok istese de o da yaşamayı bir o kadar istiyordu. Ve savaştığı sürece kaybetmeyecekti.
Erwin ani bir hamleyle Eren'e yaklaştı ve keskin kılıcını onun boynuna salladı. Eren bu hamlesini son anda görmüş ve ani bir hamleyle kendisini geriye, cam duvarların olduğu yere atmıştı. Arkasındaki cam kırılmış fakat kendini çok hızlı arkaya atmadığından dengesini sağlamış ve düşmemişti.
Erwin ani bir hamleyle kılıcını tekrar ona salladı. Bu sefer hızla yerde yuvarlanarak karşı tarafa atıverdi. Önüne gelen saçlarını geriye attı ve karşısında duran öfkeli adama baktı.
"Senin yüzünden...HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN!"
Kılıcını bir kere daha salladı. Eren bu hamlesinden de kurtulmayı başarsa da daha fazla karşı koyamayacağını anlamış ve etrafındaki malzemelerden yararlanmaya başlamıştı.
Yanında duran küçük tahta sehpayı önüne aldı ve kendisine kalkan olarak kullandı. Erwin'in ardı arkası kesilmeyen kılıç sallamaları onu bir hayli yormuştu.
"Eğer sen olmasaydın... Levi'la bir şansım olabilirdi!"
Uzaklaştığı cam duvarlara tekrardan yaklaşmıştı. Onu istese burada mat edebilirdi ama eski acımasız haline geri dönmek istemiyordu. Tekrar yapacağı şeylerden pişman olmak istemiyordu. O, Levi'nin yeni yarattığı Eren olmak istiyordu. Başkalarını incitmeyen Eren...
Zorlukla kılıç darbelerine karşı ayağa kalktı ve Erwin'in üstüne yürümeye başladı. Erwin onun her kendisine gelişinde geri geri ilerliyordu.
"Seni pislik! Neden sadece ölüp işimi kolaylaştırmıyorsun sanki!"
Erwin öfke ve üzüntüyle kılıcını hızla salladı. Eren kendini korumak istercesine tahta sehpayı önüne tutacaktı ki kılıç eline geldi ve elinin derinden yaralanmasına sebep oldu.
Elini sıkıca tuttu ve ortama gürültülü bir inleme bıraktı. Çatık kalın kaşlarıyla Erwin'e baktı.
"Benden ne istiyorsun?..."
Erwin bir süre sadece suratına öylesine baktı. Daha sonra ortama alaycı sesli bir kahkaha bıraktı. Kahkaha yüzünden nefes nefese kalmışken Eren'e döndü.
"Ne mi istiyorum?
Geberip gitmeni ve Levi ile arama girmemeni istiyorum. Senin gibi bir canavar sadece ölmeye layıktır!"Eren kıkırdadı ve ayağa kalktı. Bu kadar kolay mı pes edecekti? Mücadelesi bu kadar mıydı? Hayır, hayatta kalan o olacaktı. Bunun için Erwin'i öldürmesi gerekse bile...
Erwin tekrardan yanına geldi ve kılıcını hızla salladı. Eren kedi gibi bir o köşeye bir o köşeye kaçmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu. Zaten yaralı eli kullanılamayacak durumdaydı.
Bir anda gözü kırılan masadan yere düşmüş bıçağa ilişti. Hızla kılıç darbelerinden kaçarak yerdeki bıçağa uzanacaktı ki Erwin'in bıçağı ayağıyla karşı kulenin balkonuna götürmesi bir olmuştu.
Eren bıçağa bakakalmışken Erwin kılıcını hızla bir kere daha salladı ve Eren'in sırtında bir çizik attı. Eren tekrardan acı ile inledi. Ayağa kalmaya çalışıyordu ama nafile. Erwin onu kalkamaması için zorluyordu adeta.
Eren geri geri gitmeye başlamıştı. Erwin'e o kadar çok odaklanmıştı ki kırılmış cam duvarlara geldiğini fark etmemişti bile. Zaten çürümeye yüz tutmuş betonlar daha fazla dayanamadı ve parçalandı.
Eren son anda hızlı bir reflexle sağ olan elini çıkık beton parçasına attı. Şimdilik onu tutmaya yetiyordu ama bu onu çok götürmezdi. Belki bir kaç dakika.
Erwin yüzüne piç bir gülümseme takındı. Eren'in yanına yaklaştı ve yanına çömeldi. Her güldüğünde Eren onun suratını parçalamak istiyordu.
"Bakıyorum da çok zor durumdasın..."
Yağmur başlamış, saçlarını ıslatıp kıyafetini vücuduna yapıştırmıştı.
"Canın acıyor olmalı..."
Yavaşça ayağa kalktı ve kılıcını dik bir şekilde ona doğrulttu.
Belki ilk defa yaptığı bir işten bu kadar zevk alıyordu. Ona her baktığında bir insana yenileceği için ne kadar da zayıf olduğunu ama işini erkenden bitirip gidebileceğinin mutluluğunu yaşıyordu.
"İzin ver de sana acı çektirmeden işini bitireyim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「Beauty and the Titan」
RomanceEren, varlıklı bir ailenin oğludur. Fakat kendisi ailesi kadar kibar ve saygılı değildir. O ailesinin aksine bir katildir. Geçmişte sayısız kişi öldürmüştür. Böylesine bir çirkinlik ise sadece ona verilen küçük bir cezadır. 13 yıl gibi uzun bir za...