#16 beauty and the titan

831 67 41
                                    

—O sırada kasabada—

Erwin çok sık Hange'nin yanına gelmezdi. Fakat geçen gün Levi'yi o canavarla beraber görmüş ve içine endişe düşmüştü. Levi onu gram sevmiyordu ama kendisi onu parasıyla kandırabileceğini ya da ailesiyle tehdit edep kendine aşık edebileceğini düşünüyordu. Ama onun bir canavara bu denli davranması onu iyice bozmuştu.

Çadırı yavaşça açtı ve mumlarıyla konuşan deli falcıyı gördü. Saçları dağının at kuyruğu şeklindeydi. Üstünde çeşitli boncuklardan kolyeler sarılıydı.

Yavaşça çadıra girdi. Olabildiğince onun uzağına oturdu. Yanında birkaç tanık daha getirmişti. Oturduklarında Hange'nin onları görmesi zor olmuştu. Meditasyonunu yarıda bırakmış ve onlara doğru dönmüştü.

"Söylesene deli kadın. Levi'ın geleceğini görebiliyorsun değil mi?"

"Ohoh görürüm tabi ama...
Görmem için bişeyler lazım..."

Erwin cebinden çıkardığı cüzdanından oflayarak bir miktar para çıkardı ve Hange'e uzattı. Hange parayı alıp tişörtünün içine koymuştu.

Önünde duran büyük beyaz kürenin etrafında ellerini gezdirdi. Kürenin etrafı beyaz bir buharla çevrelendi ve bir süre sonra kürenin üstünde bazı resimler canlanmıştı.

Erwin dikkatle küreye baktı. Ne çıkacağını merak ediyordu. Çünkü Levi onu sevmese bile o ona aşıktı ve kendisinin eşi olmasını herşeyden çok istiyordu. Hele ki onu bir canavarla beraber gördüğünde Levi'nin davranışları sanki hiç kendi gibi değildi.

"Vay çok yakışıklıymış yanlız. Levi'nin evleneceği ki-"

"KİM O BENİM DEĞİL Mİ?!"

"Sen mi? Sen bu adamın tırnağı etmezsin. O canavara aşık olacağını bilsem çok önceden gönderirdim."

Erwin Hange'nin dediği ile beyninden vurulmuşa döndü. Bir canavara aşıktı. O Levi'ı elinden almıştı. Onu kendinden çalmıştı.

Erwin kesinlikle böylesine bir olayı affedecek değildi. İçi öfke ve üzüntüyle dolmuştu. Hışımla ayağa kalktı ve çadırdan çıktı. Arkasından ona seslenen arkadaşlarını ve Hange'i duymazlıktan geliyordu.

"(Sesli bir fısıldamayla) Seni piç herif..."

Erwin öfkeyle barın yolunu tutmuştu. Kendisine en ağır içkiden söylemiş ve tahtadan bir masaya oturmuştu.

Bir yandan içkisini yudumluyor bir yandan da barda kim var kim yok gözleriyle yokluyordu. Bir anda gözleri barda kendi başına içen Mikasa ile buluşmuştu. Kendisi sert bir kızdı. Kemdi kendini koruyabilecek güce sahipti.

Ayakta zar zor durarak ayağa kalktı ve Mikasa'nın yanına gitti. Elindeki içkiyi masasına vurdu ve karşısına oturdu. Bir anlık gözler onlara dönmüştü.

"Mikasa acaba biricik abisi nerde biliyor mu~"

Mikasa hiç yüzüne bakmadan cevap verdi. Ama o da içindeki huzursuzluğun farkındaydı.

"Bir arkadaşında kalıyor."

Erwin oturduğu sandalyeden hızla kalktı ve masanın üstünde ayağa kalktı. Yavaş adımlarla masanın bir kenarından diğer kenarına yürüdü. Var sesiyle haykırdı ve herkesin dikkatini çekmeyi başardı.

"Hey millet duydunuz mu Levi bir arkadaşında kalıyormuş."

Yüzüne alaycı bir tavır takındı. Ayaklarını masaya daha sert vurmaya başladı.

"Ama bilin bakalım sorun ne? Durun ben söyleyeyim Levi'nin hiç arkadaşı YOK!"

Son kelimeyi bağırarak söylemişti. Herkes masanın etrafına toplanmış onun diyeceklerini bekliyordu.

"Peki bir soru daha bilin bakalım şimdi Levi kiminle?"

Masanın kenarına geldi. Aralarından bazıları birbiriyle ne olduklarına dair konuşuyorlardı. Onların tahmin etmesine kalmadan Erwin haykırdı.

"Karanlık ormanda çok çirkin bir canavarla beraber."

Derin bir nefes verdi. Masanın kenarından uzaklaştı ve tekrardan diğer uca doğru yürümeye başladı.

"İşin kötüsü ne biliyor musunuz? Levi o şerefsize aşık."

Herkes şaşkın gözlerle ona bakıyordu. Bazıları öfkelenmiş bazıları ise yalan söylediğini söyleyip  duruyordu. Erwin de bu söylentileri çok net duyabiliyordu.

"Madem bana yalancı diyorsunuz..."

Masanın en yakınında duvara sabitlenen meşalelerden birini almış ve havaya kaldırmıştı.

"O zaman sizi onun inine götürüceğim."

İnsanlar tekrardan birbirleriyle sohbete dalmıştı. Erwin var gücüyle bağırdı.

"KİMLER BENİMLE!?"

Bir an herkes Erwin'in sözü ile gaza gelmiş ve ellerine meşale alıp 'seninleyiz' dercesine havaya kaldırmışlardı. 

"O zaman herkes hazırlıklarını yapsın! Sizi birkaç gün sonra o ayının inine götüreceğim sizi!"

「Beauty and the Titan」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin