Levi hala yaptığı şey için pişmanlık duyuyor ve eskisi kadar çok konuşmuyordu. O evden kaçmayı çok istemişti fakat şuan ise kaçmasının pişmanlığını yaşıyordu.
Eren'in bacağındaki yarasını temizleyip sarmış sıra koluna gelmişti. Petra yardım etmek için çok ısrar etmiş fakat Levi kendini rahat hissetmediği için ona izin vermemişti. Petra da onun fikrine saygı göstermiş ve Eren'e yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa inmişti.
Eren birden var gücüyle inledi. Levi artık alışmıştı bu inlemelerine ve hırlamalarına. O yüzden aşırı tepki göstermedi.
"Levi... Biraz daha yavaş yapsan acıtıyorsun."
"Üzgünüm."
"Geldiğinden beri durgunsun Levi. Artık o olayı aklından çıkarır mısın? Geldi geçti bak ikimiz de iyiyiz işte."
"Özür dilerim."
"Ota boka özür dilemeyi kessen artık?"
"Beni nasıl buldun?"
Levi bu soruyu sorunca Eren kahkahalara boğulmuştu. Levi onun neden güldüğüne bir anlam verememişti.
"Bilmek ister misin?"
Levi 'evet' dercesine kafasını sallamış ve ona 'söyle artık' dercesine meraklı bakışlar atıyordu.
"Pft. (Gülerek) Mikasa'nın sana getirdiği toz detarjandan. Bidon tam kapalı değilmiş galiba poşet de delik olunca gittiğin yerler hep deterjan olmuş... PFT (kahkaha atar)"
(Bu bir arkadaşımın fikriydi yazmasam olmazdı ;))
Bu sözünün karşısında Levi de daha fazla dayanamadı ve gülmeye başladı. Eren de gülümseyerek ona baktı.
"Hep böyle gül Levi çünkü gülünce çok güzel oluyorsun."
Levi Eren'in bu lafı karşısında utanmış ve eli ayağı birbirine dolanmıştı.
"T-teşekkürl-"
Onların bu konuşmasını bölen Petra'nın odaya yemek getirmesi olmuştu. Yatağın önüne bir sehpa çekmiş ve tepsiyi onun üstüne koymuştu. Daha sonra evde yapacak işleri olduğunu söyleyerek tekrardan dışarı çıkmıştı.
Petra çıktıktan sonra bir süre sessizlik oldu. Eren göz ucuyla Levi'ye bakmaya başladı. Belki de insan olsaydı ondan hoşlanabilirdi. Fakat bu haliyle onu seveceğinden şüpheliydi. Ondan kaçıp kurtulmak için hayatını vermeye hazır biri nasıl olur da ona aşık olabilirdi?
Levi temizlediği yarayı bu sefer sarmak için yatağın bir ucunda bulunan sargı bezine uzandı. Rulo şeklinde dolanmış bezi açtı ve yavaşça kolunu sarmaya başlamıştı. Tam sargının yarısına gelmişti ki Eren'in bağırışıyla birlikte durmuştu.
"Özür dilerim... Çok derinden ısırmış olsa gerek canını bu kadar acıttığına göre... Üzgünüm."
"Benim canımı acıtan yara değil sensin Levi...
Neden kaçmaya çalıştın?"Bir süre sessiz kaldı. Konuşmamayı tercih ederdi ama üstünde baskı yapan gözler sessizliğine engel oluyor ve onu konuşmaya zorluyordu.
"B-ben..
Ben.. bilmiyorum."Eren onun çok fazla üstüne gitmek istemedi ve bu konuyu burada kapatmaya karar verdi.
Önüne konulan yemekten tam yiyecekti ki Levi'ye döndü."Oi kaşığı nasıl tutacağımı göster de yemek yiyebileyim. Sen koymuştun bu kuralı hatırladın mı?"
Levi 'evet' anlamında başını aşağı yukarı sallamış ve tepsiden aldığı kaşığı nazikçe Eren'in kalın parmakları arasında geçirmeye başladı. Tam bir insan gibi olmasa bile ilk deneme için hiç de fena sayılmazdı.
Beceriksizce kaşığı kaseye batırdı ve çorbasını içmeye çalıştı. Çorbanın bir kısmını yiyiyor, bir kısmını ise döküyordu. Uzun bir süre sonra ilk defa tekrardan kaşıkla yiyiyordu. Bu da onun zorlanmasına neden oluyordu. Ayrıca üstünün kirlenmesine de."
"Salak hep üstüne döktün birazcık eğilsen belin kırılır dimi?"
"Ben yaralıyım ama biraz tolerans göstersen olmaz mı?"
"Ne gibi bir tolerans?"
"Ben yemekte zorlanıyorum sen yedir olmaz mı~"
"Oha kaç yaşında adamsın bu yaştan sonra sana ben mi yediricem."
"Yha çok kötüsün hastalık yaşa bakmaz ki. Hem sanki vücudum buna el veriyor da."
"İyi madem."
Levi çorbadan bir kaşık almış ve hafifçe üfleyerek nazikçe Eren'in ağızına doğrultuyor, Eren ise olabildiğince kibar yemeye çalışıyordu. Aynı zamanda Levi'den gitgide daha çok etkilenmesine neden oluyordu.
Çorbayı neredeyse bitirmişti ve şuan son kaşıkları içiyordu. Levi ona bir kaşık daha uzatmıştı. Eren tam kaşığı ağızına alıcaktı ki birden var gücüyle hapşırdı. Belki de normal bir insanın hapşırığının 5 kat daha şiddetlisiydi.
Levi suratına ve kıyafetine bulaşmış çorbayla öfkeden deliye dönmüş, sinirden elindeki demir kaşığı sıkıyordu. Eren de onun suratına baktıkça gülmesini bastıramıyordu. Olabildiğince masum gözükmeye çalıştı.
"Ehe galiba üşütmüşüm biliyorsun geceleri soğuk da."
Bir süre daha Levi'den ses çıkmadı. Eren ise ondan katbekat güçlü olmasına rağmen yatağın bir kenarına sinmişti.
"Eren... Kaç yoksa ölümün benim elimden olucak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「Beauty and the Titan」
RomanceEren, varlıklı bir ailenin oğludur. Fakat kendisi ailesi kadar kibar ve saygılı değildir. O ailesinin aksine bir katildir. Geçmişte sayısız kişi öldürmüştür. Böylesine bir çirkinlik ise sadece ona verilen küçük bir cezadır. 13 yıl gibi uzun bir za...