#18 beauty and the titan

830 71 14
                                    

Hedef 3 bölüm ama ne kadar yazabilirim bilmiyorum. Annem beni her gördüğünde başkasıyla yazışıyorum sanıyor. :D

Levi koşar adımlarla ormandan yol alıyordu. Dikenli çalılıkların arasından geçmeye çalışıyor geçmeye çalışırken de kıyafetlerinin ve vücudunun bazı yerlerini kesiyordu. Fakat bu ona aldırmıyor ve kafasındaki kapşonu düşmemesi için tutup adımlarını hızlandırıyordu.

Karanlık ormanın arasından sızan güneş ışıkları önünü aydınlatıyordu. Aklından bir türlü Mikasa'ya bir şey yapmalarından korktuğu için elinde tuttuğu aynadan kardeşine bakıyor ve hala aynı yerinde ve zarar verilmediğinden sevinip adımlarını hızlandırıyordu.

Bir süre sonra karanlık ormandan çıkmış ve aydınlık ormana geçiş yapmıştı. Aydınlık ormanda biraz yürüdükten sonra kasabanın girişini görmüştü.

Kasabaya girdikten sonra hızla evinin yolunu tuttu. Evine girdi ve kimse olup olmadığını yokladı. Mikasa'nın tutsak tutulduğunu biliyordu ama nerede olduğunu bilmiyordu.

İkinci olarak onun en sevdiği barın önüne geldi. Hızla evden çıkıp barın önüne geldi. Ama barın önünde bekleyen Erwin onun sinirlerini tavana çıkartmıştı.

Erwin yüzünde alaycı bir tavırla yanına yaklaştı. İki elini omuzuna koydu ama onun umrunda olmadı. Koyduğu ellerini elinin tersiyle geri itti.

"Nasılsın canım~ Seni burda görmeyeli uzun zaman oldu."

Levi onun bu sözüne daha çok sinirlendi ve hızla yakasından tutup kendi yüzüne yaklaştırdı. Her zamanki yüzündeki duygusuz bakışı takındı.

"Mikasa nerede?"

Erwin onun bu sözüne alayla gülmüştü. Belli ki onu o kaçırmıştı. Derken halk etrafına toplanmıştı. Levi daha ne olduğunu anlayamadan yanlarına bir at arabası gelmişti. Herkesin elinde meşale, balta, sopa benzeri eşyalar vardı. Levi durumu az da olsa anlamış ama bozuntuya vermemeye çalışmıştı.

"Siz ne yapıyorsunuz böyle?"

Yakasından tuttuğu Erwin onun minik ellerinden kurtuldu ve at arabasının arkasındaki tahta kutunun üstüne çıktı.

"Görüyorsunuz işte. Canavarın yanından geliyor ama biricik aşkını korumak için bilmiyor numarası yapıyor."

Levi duyduğu cümleler karşısında başından kaynar sular döküldü. Sıcak ve ter bastı. Ağızı düğümlendi konuşamadı. Elleri birbirine dolandı. Bir süre sonra ağızından şu sözler çıktı.

"Sen ne saçmalıyorsun Erwin."

Arkasından seslenen Levi ile birlikte ona doğru döndü. Yanına gitti ve çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı. Levi bu sefer hareketine ikaz etmedi.

"Ah Levi'm. İkimiz de o canavarın var olduğunu biliyoruz."

Levi daha fazla inkar etmedi. 'Böyle konuştuğuna göre bizi görmüş olmalı' diye düşünmüştü. Erwin yüzüne sinsi bir gülümseme takındı. Tekrardan yüzünü halka çevirdi.

"Şimdi sizi o canavara götüreceğim!"

Belindeki kılıftan hızla kılıcını çıkardı ve havaya doğru tuttu. Daha sonra kılıcı Levi'a doğru tuttu.

"Ve bizi onun inine o götürecek!"

Levi birden donup kaldı. Ne diyeceğini bilemedi. Hızla bir kaç adım geri kaçtı. At arabasının yanından geçerek halkın önüne çıktı ve elini göğüsüne koydu.

"Lütfen inanmayın ona o zararsız biri. İnanın bana. İki ay onunla birlikte yaşadım. Bana o kadar güzel anılar yaşattı ki. Hatta benim hayatımı bile kurtardı!"

Herkes boş gözlerle ona bakıyordu. İnanmadıklarının farkındaydı ama yine de savaşmadan pes edemezdi. Titreyen elleriyle her ne kadar zor da olsa ceketinin içindeki aynayı çıkardı ve Eren'i düşünmeye başladı. Yavaşça yüzünü aynaya çevirdi. Eren pencerenin önünde oturmuş dışarıyı seyrediyordu. Rahat bir nefes alıp aynayı onlara çevirdi.

"Gördünüz mü! Oradan dışarı çıkmıyor çıkamaz. O zararsız biri. Ama biz ona saldırırsak mutlaka kendini korumak için bize saldıracaktır."

Halk biraz daha yumuşamaya başladı. Aynayı dikkatlice incelediler. Ama bu sessizliği aralarından bazıları bozdu.

"Peki kontrolden çıkmayacağını nasıl bilebiliriz! Ya kasabamıza saldırırsa."

Halk ona hak verdi ve eski haline geri döndü. Ortam yeterince kızışmışken bir başkası konuştu.

"Bizi kandırmaya çalışıyor. Elindeki ayna sahte. Sırf bizi yumuşatmak için sahte yollara başvuruyor."

Halk iyice kızışmış ve ellerindeki aletleri havaya kaldırıp 'savaş' diye bağırışıyorlardı. Levi artık sabrı tükenmiş ve var gücüyle gözlerini kapatıp kalabalığa doğru bağırmıştı.

"BEN SİZE NE ZAMAN YALAN SÖYLEDİM!"

Herkes ona döndü. Levi ise yavaşça gözlerini açıp davranışlarını merak etmek için bakmıştı. Fakat hiçbir şey değişmemişti. İçlerinden bazıları 'sana bu konuda güvenemeyiz' diyordu. Onların fikirlerine gerek kalmadan Erwin kulağına eğilerek konuştu.

"Belki de sen ona aşık olduğun için bize yalan söylüyorsundur Levi."

「Beauty and the Titan」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin