#5 beauty and the titan

1.1K 95 47
                                    

Levi sonunda odanın temizliğini bitirmiş ve tüm yorgunluğuyla kendini yatağına atıvermişti. Bir canavarım evinde kalmak gerçekten onun canını sıkmıştı.

"Eren Yeager..."

Petra öyle demişti. Kendisine canavar denmesini sevmiyormuş. Acaba ne gibi sıkıntıları vardı. Ya da onu bu hale ne getirmişti.

Odasından çıktı ve her zamanki gibi kendisini yoran uzun dönerli merdivenlerden inip mutfağa ulaştı. Birazcık dolapları karıştırdı. Çay yapmak için birkaç bitki arıyordu. Kahve de olsa olurdu.

Dolapları karıştırırken o kadar dalmıştı ki arkasından ona seslenen Petra'nın farkında bile değildi. En son sesini duymuş ve bir anda arkasında belirmesiyle havaya sıçramıştı resmen.

"Pft. Özür dilerim korkuttuysam dalmıştın galiba. Ne arıyorsun?"

"Tch. Çay için bitki arıyordum."

"Ow yemek de yapıyor musun? Aşçı mıydın?"

"Hayır. Sadece basit bir çaycıydım ama çaylarım herkese iyi gelirdi nedense. Son zamanlarda köyün şifacısı gibi olmuştum."

Onlar öyle konuşurken onların konuşmasını bölen, arkalarından neşe ile yanlarına gelen Eren'in sesi olmuştu.

"O zaman bir çayını isterim."

Levi daha bir şey diyemeden Eren onu kolundan çekiştirmeye başlamıştı. Yine bodrum katına inmişlerdi. Bir dolabın yanına yaklaştılar. Eren dolabı açtı ve tozların havada uçmasına izin verdi. Dolap çok bölmeliydi ve her bölmesinde çeşit çeşit bitkiler vardı. En nadideleri de dahil.

"Şimdiye kadar yaptığın ve yapacağın en iyi çayını istiyorum. En şifalı olanından. Ve çabuk ol seni yerden bitme!"

"Sen kimsin de bana emir veriyorsun ha!? Çay falan yapmıyorum sana zıkkım iç!"

"(Ses tonunu arttırarak) Umarım birazdan o çay elimde olur."

"B-bek-"

Levi birşey diyemeden odadan çıkmıştı. Levi ise sinirini duvara vurarak çıkarıyordu. Az önceki halinden eser kalmamıştı Eren'in. Onu tutarkenki kibarlığı, sözlerindeki içtenliği. Neden tek bir olaya odaklanıyordu ki. Bir an önce bu anıyı aklından çıkarması gerektiğini düşündü. Dolaptan topladığı bitkilerle tekrar mutfağın tolunu tutmuş ve çoktan suyu kaynatmaya başlamıştı.

—2 saat sonra—

"Ne biçim çay bu hiç şifası yok bunun. İnsanlar böyle iğrenç birşeyi nasıl içiyor anlamıyorum."

"İki saattir uğraşıyorum ve çayıma böyle hakaretler edemezsin! Çok beğenmiyorsan içme!"

"Şifaymış. Al sen o şifayı bir yerlerine sok!"

"Üzgünüm ama Ariel'i insan yapan Ursula gibi ben de canavarları insana çevirmiyorum!"

Levi böyle bir lafın Eren'i kızdırıcağını düşünüyordu ama düşündüğünün aksine Eren kahkahalara boğulmuştu. Neden böyle güldüğüne bir anlam veremedi. Bir süre beklemiş ama Eren'in gülmesi dinmemişti.

"Neye gülüp duruyorsun deminden beri!?"

"Sana. (gülerek) çok sıkıcı ve soğuk bir tip olduğunu düşünmüştüm."

"Ben de senin saygısız, kendini beğenmiş ve inatçı biri olduğunu düşünmüştüm. Hiç de yanılmamışım."

"Tatlısın."

"N-ne?"

Levi bir anlık ona olan kızgınlığını unutmuş ve utancından başını yere eğmişti. Kızardığını çok net hissedebiliyordu. Tüm yüzü yanıyordu ve terlemesine neden oluyordu. Bir süre ses çıkmayınca elindeki tepsinin kenarlarıyla oynamaya başlamıştı.

"Kendine çay yapmadın mı?

"Y-yapmadım."

"O zaman yap da gel. Biraz konuşalım. Hem daha seni hiç tanımıyorum."

Levi birşey demeden mutfağa yönelmiş ve çaydanlıkta duran sıcak suyu bir fincana boşaltmış ve çayını hazırlamaya başlamıştı. İşi bittikten sonra fincana altlık bulmuş ve altlığından tutarak içeriye doğru yürümeye başlamıştı. Eren'in karşısındaki koltuğa oturmuş çayını da soğması için önündeki masaya bırakmıştı.

"Adın ne? Önce adınla başlayalım en basitinden."

"Levi... Levi Ackerman."

"Güzel isimmiş Levi..."

"Senin ki de güzel bir isim. Eren Yeager."

"Se- Petra söyledi değil mi?"

"Başka kim söylemiş olabilirki? Zaten koca evde siz ikinizden başka kimse yok. Burda tek başınıza yaşamaktan sıkılmıyor musunuz?"

"Eskiden böyle değildi. Özel günlerde burası dolup taşardı."

Uzun bir sessizlik...

"Eren... Eskiden ne oldu da bu hale geldin...?"

"(Hırlayarak) Bunun seni ilgilendireceğini zannetmiyorum. Özel hayatıma burnunu sokma!"

"Hayır demen yeterdi. Herşeyde hırlamandan bıktım artık! Bunun hayvanla iletişimden hiçbir farkı yok!"

"Bana hayvan demene sevindim canavardan daha samimi geliyor... Galiba hiç bir zaman insan olarak görülemeyeceğim."

「Beauty and the Titan」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin