Eren, varlıklı bir ailenin oğludur. Fakat kendisi ailesi kadar kibar ve saygılı değildir. O ailesinin aksine bir katildir. Geçmişte sayısız kişi öldürmüştür.
Böylesine bir çirkinlik ise sadece ona verilen küçük bir cezadır.
13 yıl gibi uzun bir za...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ereri'de 1. sıraya geçmişiz. Herkese çok teşekkür ediyorumm✨
Hadi bölüme geçelim bu kadar sevinme yeter👇🏻
—•—
Erwin'in ilginç şarkı sözleriyle oluşturulan melodisini duyduğunda kulaklarını kapatmamak için kendini zor tutuyordu adeta.
Levi kapı deliğinden nerede olduklarını yokladı. İyice yaklaşmışlardı. Telaş içinde ne yapacağını düşünüyordu. Eren'i nasıl koruyabilirdi? Gerçekten de kendisi o kadar güçlü müydü ki?
Heyecanla etrafına bakarken onlara doğru yaklaşan gardrop konuştu. Levi burada hala neler olduğunu anlayabilmiş değildi. Bu evde Eren de dahil herkes tuhaftı. Belli ki kendi aralarında paylaştıkları bir sır vardı.
"Siz Eren ile yukarı kata çıkın. Biz burdan onların gelmesini engelleriz."
Levi tam hareket edecekti ki gardrobun kendisine daha çok yaklaştığını fark etti.
"(Fısıldayarak) Lütfen Eren'i koruyun."
Levi onaylarcasına kafasını aşağı yukarı sallarken aynı zamanda onları nasıl tutabileceklerine bakıyordu. Sırayla en ağır eşyalar dış kapının önüne dizilmiş kapıyı daha sağlam bir hale getiriyordu. Çok fazla tutmazdı onları. Kapı çoktan zorlanmaya başlamıştı. Halk kapıya dayanmıştı bile.
Şimdi ne yapacaklardı? Kaçacaklar mıydı yoksa burada kalıp hep birlikte savaşacaklar mıydı? Bunu düşünmesine gerek kalmadan Eren kollarını Levi'ye sardı ve kabaca kucaklayarak hızla üst kata çıkmaya başladı.
Üst kata geldiklerinde nazikçe Levi'yi odada yere koydu. Eren tam kapıdan çıkacaktı ki Levi var gücüyle onun kollarına asıldı ve durmasını sağladı.
"Nereye gidiyorsun Eren! Seni görürlerse öldürücekler bunu biliyorsun."
Eren derin bir nefes verdi ve karşısında onun için endişelenen oğlana baktı. Ellerini gücen vermek adına yanaklarına yerleştirdi ama Levi beklenmedik bir şekilde ellerini elinin tersiyle itmişti.
"Beni sakinleştirmeye çalışma Eren! Sen tehlikedeyken ben nasıl sakin olabilirim ki!"
Levi ona adeta kalması için yalvaran gözlerle bakıyordu. Eren her ne kadar onu tehlikeye atmak istemesede bu tatlılığa karşı duramıyordu. Minnacık vücudu, pembemsi dudakları ve ağlamaktan şişmiş yarı kapanık gözleri. Tanrım neden sadece bir insan değildi ki?
Israrlarına daha fazla dayanamadı ve Levi ile birlikte üst katta kalmayı kabul etti. Levi ise onu ne pahasına olursa olsun koruyacaktı. Eren'e görünmeden aşağı kata inmişti. Zaten Eren kapısını yumruklayan insanlara bakmaya dalmıştı bile.
Aşağıya indi ve kapının önündeki malzemelere baktı. Kapının karşısına geçti ve elinde hareket halinde olan sopayı sıkıca tuttu. Bir eliyle kapıyı serbest bırakmalarını işaret etti.
"Bırakın gelsinler. Ama üst kata çıkmalarına asla izin vermeyin! Onların işlerini burada bitiriceğiz!"
Eşyalarla konuşmak tabi ki kendisine de saçma gelmişti ama yapılabilecek en mantıklı şey buydu şuan için.
Eşyalar kenara çekildikten sonra dış kapı var gücüyle açıldı. Levi'yi karşılarında gören halk hem şaşkın hem de kızgınlardı.
"Seni vatan haini. Yakalayın şu ukalayı hemen!"
Emri veren Eld elleriyle Levi'yi işaret etmişti. Halkda onun dediğini yapıp ona doğru koşmaya başlamıştı. Ne yazık ki önlerinde duran nesnelerin canlı olduklarından haberleri yoktu.
Uzun masa onların önünü kapatırken gardrop ve buzdolabı da açılıp kapanan kapaklarıyla önüne gelenlere çarpıyorlardı. Demliğin içindeki kaynar çay kimilerini yakıyor, kimilerini ise mumun ışıkları yakıyordu.
Levi ise önüne gelen kişilere elindeki sopayla vuruyordu. Bazen o elindeki sopayı yönlendirirken bazen de sopa kendini yönlendiriyor ve onu görmediği kişilerden koruyordu. Bu durumda elindeki tahta sopaya teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyordu elinden.
Muhteşem bir uyum içinde çalışıyorlardı. Topluluğun büyük bir kısmı heba olmuştu. Levi mutluydu. Eren'i koruyabiliyordu. Sandığı kadar güçsüz değildi.
Önüne gelen uzun, siyah saçlı, hafiften buruşmuş teni ve kahverengi gözlü adama elindeki sopayı hızla salladı. Kimse üst kata ulaşmayı başaramamıştı. Ya da onlar öyle sanıyordu.
Çünkü kavgada önlerine gelen adamlara o kadar dalmıştı ki aralarından sıyrılıp üst kata çıkan Erwin'in farkında bile olmamışlardı.
