part 7ぃ

988 130 141
                                    

Seonghwa ile eve gelmiştik.
Eve gelmemiz anca akşamı bulmuştu.
Şimdi o salonda otururken bende onun şu içinde eşyaları olduğu çantayı elime almıştım.
Alerjisinin hangi gıdadan olduğunu bilmek istiyordum.

Çantayı bir süre kurcaladıktan sonra elime gelen kağıt parçası ile duraksadım. Sanırım o listeyi bulmuştum.

Kağıdı açıp içine baktığımda başlık olarak 'alerjisi olduğu şeyler' yazısını görünce doğru kağıda baktığımı anladım. Sabah ona yedirdiğim omlet aklıma gelmişti.
Gözlerimi yazılarda gezdirdim.
Tam da tahmin ettiğim gibi.

Yumurtaya alerjisi vardı.

Alerjisi olduğu şeylere tekrar göz gezdirdikten sonra kağıdı çantanın içine koydum ve salona gittim.

Koltuğa iki büklüm uzanmış gözleri ile tavanı izleyen Seonghwa'yı karşımda bulmuştum.

" Yumurtaya alarjin varmış."

" Evet."

" Neden bana söylemedin?"

" O şeyin ne olduğunu bilmiyordum ki. Yumurtaya benzemiyordu şekli."

Sanırım alerjisi olduğu için daha önce hiç omlet yememişti.
Şimdi anlamıştım.

" Neyse, hadi uyu sen."

" Uykum yok ki Hongjoong abi. Zaten hastanede tüm gün uyudum! "

Böyle mızmızlanmasına göz devirdim.

" O zaman oyuncaklarınla oyna. "

" İstemiyorum. Canım istemiyor onlarla oynamak."

Yine mızmızlanmış ve tıpkı gerçek bir çocuk gibi kollarını önünde birleştirmişti. Bu haline gülmeden edemedim. Hayatımda ilk defa kazık kadar adamın mızmızlanışını görüyordum ve açıkçası komik kaçmıştı.

" Ne yapmamı bekliyorsun Seonghwa? "

Gülerken söylemiştim.
O ise daha çok sinirlenmişti sanki gülmeme.
Aynı tavrı ile konuştu.

" Hep benle dalga geçiyorsun! Hiç oyun oynamıyorsun! Biliyor musun, çok kabasın Hongjoong abi!"

Onu ilk defa böyle sinirli görüyordum.
Tuhafıma kaçmıştı.
Yanına yaklaştım ve koltuğun boş bıraktığı kısmına oturdum.

" Bir sorun mu var?"

Sırf ona güldüğüm için bu kadar sinirlenmiş olamazdı.
Oyuncaklarıyla bile oynamak istemiyordu, kesinlikle bir derdi vardı.

" Sana sarılmak istediğimde bile buna izin vermiyorsun! Sen gerçekten çok kötüsün."

" Neyden bahsediyorsun?"

Ne dediğini anlamadığım için tekrar sormuştum.
Çok sinirli gözüküyordu. Onu biraz yatıştırmak adına elimi yanağına götürecektim ki elimi ittiğini fark ettim.

Tanrım, bu çocuk cidden sorunluydu.

" Bırak! İstemiyorum seni. Uyumak istiyorum! Lütfen odadan çıkar mısın Hongjoong abi?"

" Tanrı aşkına Seonghwa, az önce uykunun olmadığını söylemiştin! Derdin ne senin?"

" Derdim yok benim, git!"

" Hey, ses tonuna dikkat et!"

İkimizin de ses tonu haddini aşmıştı artık.
Sanki karşımda uslu Seonghwa yoktu da başka biri var gibiydi. Onu ilk kez böyle görüyordum. Ve bu hareketlerini hiç sevmemiştim.

" Senden nefret ediyorum! "

Son söylediği cümleyi resmen bağırırcasına söylemişti.
Ve benim de sabrım taşmıştı artık.

Zorla bileklerini tuttum ve sıktım.
Gözleri gözlerimin içine baktığında tehditkar bir sesle konuştum.

" Neye sinirlendiğin umrumda bile değil. Benim evimde ses tonuna dikkat edeceksin! Duydun mu beni?"

Gözlerini benden kaçırmıştı.
Resmen beni umursamıyormuş gibi görünmeye çalışıyordu.
İyice sinirlenmiştim.

" Duydun mu dedim!?"

Bu sefer bağırarak sorduğumda kafasını tekrar bana çevirmişti. Göz göze geldiğimizde gözünden bir damla yaşın düştüğünü görmüştüm.

" D-duydum."

Farkında olmadan sıktığım bileklerini bıraktığımda hızlıca bileklerini kendine çekmişti.
Dolu gözlerinden yaşlar dökülmeye başlarken bileklerine bakıyordu.

Sanırım canını acıttığım için ağlıyordu.

Ama sinirlenmiştim.
Bu çocuk resmen sinirlerimi bozuyordu, sonra farkında olmadan yanlış şeyler yapıyordum işte!

Ayağa kalktım ve lambayı kapatıp kapıyı ardımdan çektim.

Daha fazla nazlanmasını ya da ağlamasını dinlemek istemiyordum.

Zaten yarından itibaren beni bir daha görmeyecekti.



























Kısa kestiğim ve bölümü geciktirdiğim için üzgünüm!
Bu bölümü istisna görün.

Sonraki bölümde görüşmek üzere♡

a piece of love | seongjoong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin