Sonunda eve varmanın verdiği hissiyat ile gülümsedim.
Ormana yürüşe gitmiştik ve neredeyse 2 saat sonra eve şimdi dönmüştük.
Hava çok fazla soğuktu bu yüzden daha fazla donmadan eve dönme kararı almıştık hepimiz.San şöminenin ateşini harlarken Yeosang elindeki romanı okumaya gömülmüştü.
Gece yarısı olduğu için Seonghwa ile ikimiz de uyumaya, odamıza çekilmiştik.Üstümdeki kalın şişme ceketi çıkarıp askıya astım. Seonghwa da arkamdan gelmiş ve kapıyı örterek o da üstündeki ceketi çıkarmıştı.
" Çok soğuk. Üşüyor musun?"
Dedi ellerini birbirine sürterken. Gülümsedim.
" Hımm, biraz."
Dediğim şeyle düşünmeye başladı.
Odada hiçbir ısınma aygıtı bulunmadığı için etrafa bakındı bir süre öylece.
Sonra ne yapacağını bilemeyerek gözleri tekrar benimkilerde durunca gülmemek için kendimi sıktım." Sorun değil birazdan geçer üşümem. "
" İstersen salona gidelim, San şömineyi yakıyor. Biraz ısınır geri döneriz."
" Gerek yok aşkım. Hem..."
Başladığım cümleyle birlikte ona yaklaştım ve aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatarak nefesimi ona verdim.
Sabahtan beri ne kadar yakışıklı göründüğünün farkında değildi belki ama ben akşama kadar bunun hayalini kurmuştum.Ve şimdi gerçekleştirme sırasıydı.
" Sen beni ısıtırsın, olmaz mı?"
Dedim dudağımı bükerek ona masum sayılacak bakışlar atıyordum.
Seonghwa benden çabucak etkileniyordu her seferinde. Ne yapsam ne etsem gözlerini benden alamayan biri olmuştu her zaman. Ve şimdi ağzımdan çıkan bu sözcüklerin onu ne denli etkileyeceğini düşünürken hince sırıtmamak için kendimi sıktım.
Sorun şu ki, onu etkileyeyim derken kendi kazdığım kuyuya kendim düşüyordum.
" olur."
Dedi ama gülümsemiyordu.
Derin bakan bakışları sadece gözlerime bakarken o an afalladığımı hissettim.Kollarını sıkıca belime sardı. Güçlü bedeni benim küçük bedenimi kaplayınca içimin sıcacık olduğunu hissettim.
Ben de onu sarmaladım.
" Çok seviyorum seni hem de çok."
Söylediğim şey hoşuna gitmiş gibi kıkırdadı. Ona karşı cilveli konuşmayı seviyordum, insan ancak sevgilisine böyle davranabiliyordu sonuçta...
" Ben de seni ve seninle ilgili olan her şeyi seviyorum sevgilim."
Dedi ve kazağımın açıkta bıraktığı omzuma sıcak dudaklarını değdirdi.
İçimin eridiğini hissettim.
Sanki mümkünmüş gibi ona biraz daha sokuldum. Artık aramızda nefes alınacak boşluk bile yoktu. Dudaklarımı oynattığımda onun çenesine değiyordu...
Her bir hücrem onu istiyordu.
Onun dokunuşlarını, sevgi sözcüklerini, bana olan bakışlarını...
Her bir hücrem onun için yanıp tutuşuyordu ve ben deli oluyordum. İlk defa biri için bu denli terbiyesiz hissetmeye başlamıştım.Titrek bir nefes verdim ve tenine çarpan nefesimle onun nasıl kasıldığını izledim.
" Hongjoong..."
" Evet?"
Anın büyüsüyle ikimiz de kısık konuşmaya başladık.
Kalbim deli gibi çarpıyordu.
Ona sürtünmemek için kendimle cebelleşiyordum.
Bu kadar yakınımda, tam dibimde duruyordu.
Ona sahiptim, bu mükemmelliğe sahiptim. Bu nefes kesici yakışıklılığa, bu masum adama, her hücresi benim için çırpınan bu adama ben sahiptim.
![](https://img.wattpad.com/cover/267288593-288-k886824.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a piece of love | seongjoong ✓
FanfictionSeonghwa bir parçacık sevgiye muhtaçtı. #seongjoong 1 #honghwa 1 一 ©teddystick