Sıcak suyu bardaklara boşaltırken göz ucuyla duvar saatine baktım. Saat 10'du. Bugün tatil günüm olduğu için işe gitmemiştim ve şimdi de Seonghwa ile kendim için kahvaltı hazırlıyordum.
Hazırladığım kahveleri de masaya koyduğumda kahvaltı hazırdı. Eh, çok bir şey yapmamıştım. Sadece hafta sonu kahvaltısı olduğu için biraz daha özenmeye çalışmıştım elimden geldiği kadar.
Seonghwa'ya seslenip kendi sandalyeme oturdum. Çatal ve bıçağımı elime alıp omletimi parçalara bölmeye başlarken Seonghwa gelmişti.
O da kendi sandalyesine oturdu ve kahveden bir yudum aldı. Sonra bir süre benim bıçak ile omleti bölmemi izlediğinde bu garibime kaçmıştı.
Kahvaltıda çok bir diyalog kurmadık. Zaten konuşacak bir şey de yoktu. Son düşündüğüm şeylerden sonra onunla konuşmaya kaçınıyordum, bu doğruydu. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Ona umut veremezdim, benden etkilenmemeliydi.
Kahvaltıdan sonra masayı topladım Seonghwa da yıkanmak için duşa girdi. Salona gidip biraz etrafı toparladıktan sonra sabah aldığım gazeteyi elime aldım ve okumaya başladım. Aslında gazete okumak gibi bir alışkanlığım yoktu ama arada kafama eserse okuyordum böyle.
Bir süre sonra Seonghwa'dan ses gelince dikkatimi gazeteden çekmiştim.
" Hongjoong abi, gelebilir misin?"
Bir şey mi oldu diye düşünürken hızla ayaklandım ve elimdeki gazeteyi kenara bıraktım. Salondan çıktım, tam ilerleyecektim ki banyonun önünde karşımda yarı çıplak havlu ile duran Seonghwa'yı görünce tüm vücudum donup kaldı.
" Ben kıyafetimi almayı unutmuşum da...özür dilerim."
Gözlerim, göğsünde süzülen su damlalarına takılırken söylediği şeyi neredeyse algılayamayacaktım.
" Ş-şey."
Konuşamıyordum.
Gözlerimi karşımdaki manzaradan alamadığım sürece de konuşamayacaktım.Yutkundum.
Seonghwa'yı ilk defa böyle görüyordum ve ne yapacağımı şaşırmıştım. Vücudunu bu kadar yakından görmek...çok değişik hissettirmişti.Kalbimin onu gördüğüm andan itibaren teklemesine izin vermemeliydim. Ama her şey kontrolüm altında gelişiyordu, lanet olsun.
" S-sana kıyafet getireyim."
Gözlerimi sonunda başka yere çevirirken hızla oradan uzaklaştım. Tanrım, bana ne oluyordu böyle?
Çok fazla heyecanlanmıştım.•
2 saat sonra
Normal bir hafta sonu nasıl geçerse benimki de aynen öyle geçiyordu. Bir olay ya da hareketlilik yoktu. Az önceki olaydan sonra ben kendi yatak odama, Seonghwa ise salona geçmişti. Ondan uzak durmaya çalışıyordum yoksa beni ve hareketlerimi yanlış anlaması söz konusu olabilirdi, ki bu isteyeceğim son şeydi.
Bir süre sonra artık sıkıldığımı fark etmiştim. Odada tek başıma hiçbir şey yapmadan 1 saat geçirmiştim ve artık gerçekten sıkılmıştım. Salona gidip ondan en uzak koltuğa oturup bir şeyler izleme fikri mantıklı gelmeye başlamıştı. Sonuçta ev benim evimdi, kendi evimde sırf Seonghwa için saklanmama gerek yoktu.
Ayaklandım.
Salona geldiğimde Seonghwa'yı camdan dışarıyı izlerken bulmuştum. Aslında bunu yapması tehlikeliydi hatta onunla bu konuda konuşmuştuk. Camlara yaklaşması yasaktı. Ama yine de bir şey deme gereği duymadım. Kendisini sarkıtmatacağını umarak koltuğa geçip oturdum ve elime kumandayı aldım.
![](https://img.wattpad.com/cover/267288593-288-k886824.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a piece of love | seongjoong ✓
FanfictionSeonghwa bir parçacık sevgiye muhtaçtı. #seongjoong 1 #honghwa 1 一 ©teddystick