Keyifli okumalar
🍄
1 ay sonra...
"Biz Jungkookla dışarıdayız."
Her ne kadar Jinsoul'ün beni göremeyeceğini bilsemde reflesk olarak başımı olumlu anlamda salladım. "Tamam,bende eve geldim şimdi. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz canım."
Jinsoul'e veda ettikten sonra aramayı sonlandırıp telefonumu cebime koydum. Ardından çantandam Jinsoul'ün anahtarını çıkarıp dairenin kapısını açtım. Jinsoul'ler zaten evde yoktu. Ga Yoon'da burada değildi bu yüzden içeri girer girmez kapalı olan ışıkları açmıştım. Kapıyıda ardımdan kapattıktan sonra telefonumu elime alıp diğer eşyalarımı kenara bıraktım.
"Leblebi!"
Alışkanlıkla içeriye doğru seslendim fakat daha sonra aklıma gelen şeyle bana aydınlama gelmişti. Leblebiyi bir süreliğine anneme bırakmıştım.
Telefonumu koltuğun üzerine gelişi güzel bıraktıktan sonra ellerimi yıkamak adına banyoya gittim fakat arkamdan gelen ses birden olduğum yerde durmama sebep oldu. ilk başta hiçbir tepki vermeden öylece durmaya devam ettim ama sesi bir kere daha duymamla arkamı dönmem bir olmuştu.
Arkamı döner dönmez karşıma çıkan manzara ile korkuyla geriye doğru sendelendim. Koltuğun arkasından çıkan beden ise yüzüne getirdiği gülümseme ile bana bakıyordu.
"Selam Lena."
Geriye doğru bir kaç adım daha attım. "Sen..." Bir şeyler söylemek için ağzımı açmıştım fakat titrek bir şekilde çenemi kapattım.
"Şaşkınsın biliyorum ama sakin olursan kimseye bir zarar gelmez."
Karşımda duran bedene yüzümü buruşturup bakmaya başladım. Hareket etmek şu an benim için zordu ama bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Düşünmeye başlamam gerekiyordu.
"Evime nasıl girdin?" Onu oyalamaya ve dikkatini dağıtmaya karar verdim. Yüzüne iğrenç bir sırıtış getirip elini pantolonunun cebine attı.
"Anahtarını daha iyi koruman gerekiyordu." Bunun ardından kahkaha atıp uzun zamandır kayıp olan anahtarımı havada salladı. "Biraz konuşalım olur mu? Kafanın karışık olduğunu biliyorum."
Ona her hangi bir cevap vermeyip bakışlarımı koltukta duran telefonuma çevirdim. Daha fazla oyalanmamam gerekiyordu. Ani bir şekilde hareket edip koltuğa bıraktığım telefonumu elime aldım ve arkama bile bakmadan dış kapıya doğru koşmaya başladım.
"imdat!"
Kapının kulbunu tutup açacaktım ki saçlarıma eli dolandı. Duyduğum acıyla birlikte ağzımdan ufak çaplı bir çığlık kaçmıştı. "Ahh!"
"Sana sakin olman gerektiğini söylemiştim." Saçımdaki tutuşu biraz daha sertleşti. Acıyla gözlerimi yumup debelenmeye başladım. "Ver şunu bana. Bununla bir işin yok."
Ve bir yandan saçımı tutarken diğer eli ile telefonumu kapıp sertçe duvara çarptı. Telefonum çarpmanın etkisi ile parçalara ayrılıp yeri boylamıştı. Başımda hala varlığını koruyan yoğun acı ile dişlerimi sıktım fakat bir şekilde ses yapmam gerektiğinide biliyordum.
"imda..."
Arkamda duran beden bu kez eli ile ağzımı kapattı. "Sessiz ol yoksa sana zarar veririm. Yemin ederim yaparım ve emin ol bunu hiç istemezsin."
Elinde her hangi bir alet var mıydı bilmiyordum. Kendimi riske atmamak adına dediğini yaparak sessiz kaldım fakat bunun ardından beni sertçe yere doğru itti. Bedenim sert zemine çaptığı an vücuduma yayılan ağrı ile inlememek için kendimi zor tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑶𝒕𝒉𝒆𝒓 𝑯𝒂𝒍𝒇 |𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔
Фанфик"Bu böyle devam edemez. Seni o insanlardan kurtarmam gerek." Bir eliyle göz yaşlarını silerken şaşkın bakışları beni buldu. "Nasıl yapacaksın?" Derin bir nefes alıp hemen karşımda duran aynada kendimi inceledim. Daha sonra ise bakışlarım ikizimi b...