⑤⑧

1.6K 168 142
                                    

Finale baya yaklaşmışken oy ve yorumları arttırırsak sevinirim.

Keyifli okumalar
🥤





Lia'nın gönderdiği mesajı gün içinde kaç kere okuduğumu saymamıştım bile. Lia'ya asla güvenmek yada inanmak istemiyordum fakat bir yanım çok fazla korku içerisindeydi. Hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordum. Çok korkuyordum ve Jimin'in gerçek yüzü derken ne demek istediğinide bir yandan deli gibi merak etmiştim fakat onunla buluşmak içimden gelmiyordu.

Ben aptal bir insan değildim ve beni yanına neden çağırdığını tahmin edebiliyordum. Bir şekilde Jimin'le aramı bozmayı planlıyordu. Evet, yazdığı şey içime bir şüphe düşürmüştü ama bu şüpheyi gidereceğim kişi Lia değildi. Ona istediğini vermek, amacına ulaştırmak şu dünyada istediğim en son şey bile olamazdı. Bu yüzden bütün gün kendimle cebelleşmemin ardından ona mesajımı göndermiştim.

'Ne yapmaya çalıştığını biliyorum Lia ve amacına ulaşmana izin vermeyeceğim. Seninle muhattap olmak yerine, gidip Jimin'le yüz yüze, açık bir şekilde konuşmayı tercih ederim. Sadece bizi rahat bırak.'

Mesajı gönderir göndermez birazda olsa üzerimden bir yük kalkmıştı. Çünkü cidden onunla görüşmek, karşı karşıya gelmek istemiyordum. Mesajda da dediğim gibi bu işi Jimin'le halletmem gerekiyordu.

Elimi kaldırıp karşısında durduğum kapının ziline bastım. Bunu yapar yapmaz ise deminden beri hızla çarpan kalbimin ritmi, bana inat daha da hızlanmıştı. Bana asırlar gibi gelen bir kaç saniyenin ardından da kapı sonunda açıldı. Kapı benim için açılır açılmaz, başımı yerden kaldırıp görmeyi beklediğim yüzle karşılaştım.

"Bebeğim?" Jimin beni evinde beklemediği için oldukça şaşkın görünüyordu, fakat çok kısa bir sürenin ardından yüzüne bir gülümseme geldi.

"Girebilir miyim?"

Sesim istemsizce bozuk ve hissis çıkmıştı. Belkide daha hiçbir şey belli olmadan ona bu şekilde davranmamam gerekiyordu ama bir yandan kendime bir türlü hakim olamamıştım. Jimin halimi fark etmiş olacak ki, ilk başta durumu anlamaz bir şekilde bana baktı. Ardından bozuntuya vermeyerek yeniden gülümsedi ve elimden nazik bir şekilde tutup beni içeri çekti.

"Soru mu bu?"

Bir şey demedim. İçeri girdiğim an üzerimden hiç ayrılmayan bakışları ile önce ayakkabılarımı daha sonra da montumu çıkarmıştım. Montumu benim elimden alarak kapının yan yarafında duran askılığa asmıştı.

"Seni beklemiyordum. Neden geleceğini haber vermedin?"

Bunu bana söylerken birlikte salona doğru ilerliyorduk. Salona girmemizin ardından koltuklara ilerledik. "Son anda karar verdim."
Aslında ona yanına geleceğimi neden haber vermediğimi bilmiyordum. Her hangi bir sebebi yoktu.

"Pekala." Jimin ortamdan kaynaklı olsa gerek garip bir ses tonuyla konuşup, yanıma oturmak yerine ayakta durdu. "Bir şeyler içmek ister misin peki?" Ardından yüzüne bir kere daha bir gülümseme getirdi.

"Yada istersen evde dondurma var. Evime geldiğinde yersin diye senin sevdiğin gibi çilekli aldım."

Bunu söylemesinin ardından gözlerimin içi parladı. Belki ufak bir şeydi ama yine düşünceli davranarak beni düşürmeyi başarmıştı. İşte bu yüzden Lia'nın gönderdiği mesajı sürekli reddetmek istiyordum.

"Hayır, teşekkür ederim." Cevabımın ardından sıkıntıyla derin bir nefes verdi. Bir süre ayakta durduktan sonra da gelip tam yanıma oturmuştu.

 𝑶𝒕𝒉𝒆𝒓 𝑯𝒂𝒍𝒇 |𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin