29

164 20 22
                                    


İbrahim;

Harbiye'nin içinde ellerim cebimde boş boş geziyordum. İçimde adlandıramadığım bir his vardı. Gerçi ne hissetmem gerektiğini bile bilmiyordum.
Şeyma'yı Harbiye'de tanımıştım ve ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştım . Şeyma'nın bir başkasını sevdiğini ise  sonradan öğrenmiştim. İlk duyduğumda oluşan boşluk hissinin yerini daha sonralarında çaresizlik almıştı. Ne yapacağını ne hissedeceğinizi bilmediğiniz bir çaresizlikti bu...
Sevmek bizim üstlendiğimiz ama bizim yön veremediğimiz bir şeydi.
Hani şey oluyor... Onun bir başkasını sevdiğini bilip görüyorsun ama çaresizce yinede belki bir gün diye bekliyorsun çaresizliğin zirvesi işte bu... Hem kendine yakıştıramıyorsun ama elinden bir şeyde gelmiyor duygularla baş edemiyorsun. Ama o gün.... Seyhan'ı öptüğü gün orda sevgimi hislerimi, duygularımı da arkamda bırakarak yürüdüm. O güne kadar hep belki demiştim ama o gün çok iyi anlamıştım olmayacaklara çabalayan birisi hep başa dönen oluyordu . Bir yolu yürürsün yürürsün de tam vardım derken aslında yerinde saydığını fark edersin işte öyle bir şey...
Şehitler Anıtı'nın önüne geldiğimde dikkatlice inceledim, ilerleyip ileride gökyüzünde dalgalanan şanlı türk bayrağına baktım.
Harbiye burda olan herkes için ayrı anlamlar içerirdi.
Bir okul değildi burası... Aynı zamanda ailenizdi. Beraber ileride sırt sırta, omuz omuza vatan için savaşacağımız insanlar ile burada bir bağ kuruyorduk.
Çok iyi kişiler tanışmıştım basit bir arkadaş değil silah arkadaşı ,kardeştik. Çağlar ,Ezgi, Nalan hepsi bambaşka karaktere sahip birbirinden güzel kalpli kişilerdi.

İlerleyip çimlere oturdum yanıma gelen Seyhan'ı görünce şaşırsamda tepki vermedim.
Çok çabuk herkesle samimiyet kuran kuran, sosyal biri değildim. Kendi halimde takılan biriydim. Ta ki Kara Harp Okulunu kazanana kadar burada bir çok şey hayatımla birlikte değişmişti.
Bir kaç dakika sessizlik olduğunda Seyhan boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
" İbrahim ne denir bilmiyorum, senin hâlini görüyorum keşke böyle olmasaydı. Yani o gün o yaşananlar..... "  Zorlanıyordu konuştuğu kelimeleri dikkatle seçiyordu sanki.  "Seni burada gördüm tanıdım. Benden yana bir şeyin olmasın bende senin bir dostunum konuşmak istersen ben hep burdayım, yanındayım. Hislerini anlayamam ama yaşadığın hayal kırıklığını görebiliyorum sen ne kadar yansıtmamak için uğraşsan da gözlerine bakan biri bunu görebilir. Senin için yapabileceğimiz bir durum varsa eğer ..."diye bana baktı içtenlikle yaptığı bu konuşmayı tebessüm ederek  karşıladım.
" Sağ ol Seyhan , yapabilecek bir durum yok. Ben sadece yaşanılan olayları düşünüp kendi açımdan halledip yoluma bakmaya çabalıyorum. Artık eskisi gibi de değil hislerim ama .... Farklı bir şey bu  tanımlayacak halini açıklayacak bir sıfat yok. Ama sağ ol düşünüp gelip sorduğun için" dedim gözlerimi karşıda duran ağaçtan çekip Seyhan'a çevirdim.
"  Sende sağ ol, bizide burada bir kardeşin olarak gör çünkü ben seni öyle görüyorum " dedi omzumu sıktı gülerek, bende gülümsedim. Seyhan yanımdan kalkıp gittiğinde bir kaç dakika oturduktan sonra ayağa kalkıp yemekhaneye doğru yürümeye başladım. 
Bankta ağlayan Şeyma'yı görünce duraksadım ellerini başına koymuş ağlıyordu. Gözlerimle etrafı kolaçan ettiğimde kimsenin olmadığını gördüm. Tereddüt etsemde gidip gitmemek adına haline bakınca da dayanamadım. Yemekhaneye girip bir bardak su ve peçete alıp dışarıya çıktığımda hala aynı halde olduğunu fark ettim. Yanına ilerleyip peçeteyi önüne uzattığımda kaşlarını çattı ve kafasını kaldırdı.
Kızaran gözlerine bakınca " İyi misin?" Dedim. Kafasını olumsuz anlamda salladığında suyu uzattım titreyen eliyle alıp bir iki yudum aldı. Hala ayakta karşısında duruyordum. Bir iki saniye derin nefes alıp elleri ile gözlerini kuruladı.
" Teşekkür ederim İbrahim" dedi neşeden uzak bir tebessüm ettim. Hep Seyhan için ağlıyordu bu sefer de yine aynısıdır diye sormadım. " Daha iyi misin elini yüzünü yıka istersen" dedim mesafeli tavrımla.
" İyiyim " dedi . Konuşacak bir şey kalmadığından ve iyi olduğunu gördüğüm için arkamı dönüp ilerleyecekken bana seslenmesi ile yerimde durdum .
" Yaptığımız hatalar bizi hep kötü biri yapar ve geriye dönemeyiz değil mi?" Dedi çatallaşan sesi ile kaşlarımı çattım. Yavaşca ona döndüm bana merakla bakıyordu. " Yaptığımız hataların sonucunu bile bile yapıyorsak sonuçlarını çekmek de o kişiye  düşer. Üzülen kendisi oluyor insanın. " dedim yavaş yavaş konuşurken bir kaşım havalandı " Pişmanlık duygusu mu yaşıyorsun?" Dedim. Ellerini kafasından çekip önünde birleştirdi.
" Belki... Pişmanlıktan çok kendime, karakterime yakıştırmadığım bir şey yaptım ve telafisiz bir şey bu " dedi  beni konudan bağımsız haberim yok sanıyordu. Çünkü onun için yabancı biriydim, kimseydim...

" Biliyorum " dedim kaşları çatıldı. Anlamsızca baktı sadece. Ağzını aralayıp birşeyler söylecek oldu ama konuşamadı cümleleri toplayamadı . Ondan önce davranıp,
" O gün bende Nalan'ın yanındaydım. Bende şahit oldum yani" dedim açıklar şekilde konuşurken hala aramızda  2-3 adım mesafe vardı ben ayakta duruyordum , o bankta oturuyordu.
Gözlerini havaya kaldırıp kapattı.

" Çok rezilim değil mi?" Dedi. Sessiz kaldım kendi ile hesaplaşmasını izledim.
" Bir saçma sapan duygu adına neler yaptım" dedi kendi kendine konuşuyordu .
Boğazımı temizledim ve bir kaç şey söylemek istedim sonuçta ne kadar ona karşı boşluk hissi yaşasam da karşımda bu halde oturması canımı sıkmıştı.
" Yaptığın hatanın içindeki yanlışları tek tek görüp öz eleştirini yaptıysan eğer hala bir dönüş yolun vardır. Bir hata pişmanlık yaşadın diye hayatını yanlışlar , hatalar üstüne ilerletmezsin herhalde. Yani diyeceğim şu takıldıysan tekrar kalk ama bu sefer düşmemek için kalk. Duyguların ne yönde bilmiyorum ama başkasını seven birini seven insan olmak çok zor ....Eğer bu halde olmak istiyorsan devam edersin ama şunu unutma ki burası bir eğitim yuvası sen buraya ne için geldin? İlk önce kendine bu soruyu sor ve yanıtla daha sonra diğer soruları kendine sen sorarsın." Dedim gözlerime umutla baktığında ise ben ona karşılık veremedim.
" Sen hiç seni sevmeyecek olanı imkansızı sevdin mi ki ? Ben bile bile sevdim  " Dedi kızaran gözlerine kızıl saçlarına baktım.
" Evet sevdim ama sorun sevmek değil Şeyma. Sorun karşıya saygı duymadan hırs uğruna sevmek ya da sevdiğini sanmak . "
Şuan neden hala burda duruyordum bilmiyorum ama o kendisi ile hesaplaşırken bende ona karşı nötrleşiyordum. Bende kendimi sorguluyordum Şeyma imkansızı severken benimde onu sevmem kendime verdiğim bir cezaydı.

" Sende benim gibi pişman oldun mu " dedi gözlerini kısarak.

" Evet " dedim başka bir yere bakarak. Daha fazla bu ortamda durmamak için arkamı dönüp ellerim cebimde yavaş yavaş yürümeye başladım yine. Keşke her şey daha farklı olsaydı diye düşündüm...
Pişmandım çünkü  ona gidip hislerimi söyleyecek kadar cesaretim yoktu.İtiraf edilmemiş duygular sizi bırakmıyordu. Pişmandım çünkü sevmenin acısını yüklenemiyordum.

Bu hayatta hep bir şeyleri yoluna koymaya çalışan ama ne yaparsa yapsın bir şey elde edemeyen biriydim. Birini sevelim dedik onuda başaramadık... Halledemedik....

.....

Bölüm sonu.
Nasıl bir bölümdü bende pek anlayamadım zorlandım da yazarken şu son zamanlarda aşırı tempolu bir yaşantım var ve buraya ne kadar arayı açmadan bölüm atmaya çalışsam da bazen pek mümkün olmuyor :)
Bölümlerde gecikmeler olabilir anlayışınıza sığınıyorum. Yorumlarınızı merak ediyorum oyları unutmayın 💖

Diğer bölümlerde buluşalım ♥️

HALLEDERİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin