"Ünal! Hedef ,nişan al, vur!" diye Üsteğmenden talimat gelince derin bir nefes aldım arkamda duran İbo'nun
" Yap şovunu" diye fısıldaması ile belli olmayacak şekilde tebessüm ettim ve hedefi görüş alanımı netleyerek tek atışta tam on ikiden vurdum. Zaferle gülümseyip arkamı döndüğümde benimle aynı heyecanı yaşayan İbo ve Seyhan'ı görünce daha da arttı yüzümdeki sırıtış. Başımla Üstteğmene selam verip diğer parkurlara geçtim.
Burası hepimiz için son düzlüktü. Son intibak ,Menteş kampımızdı. Herkeste yorgunluk hat safaya ulaşmıştı. Hem 4 yılın yorgunluğu hem son zorlu eğitimin. Ama benim için uzun bir sokağın sonunda denizi görmek gibi bir şeydi. Sonuçta denizi görecektik ve bu tüm yorgunluğa değerdi.
Alanda göz gezdirdiğimde herkes gruplar halinde sorumlu yüzbaşı gözetiminde engellerden geçiyorlardı. Dikenli teller arasından geçme, çamurda sürünme, alttan alevli parkurlar , çukurlar ve birkaç engel daha.
Benimle beraber toplam 15 kız vardı. Hepsi de bu eğitimleri büyük bir emekle ve eksiksiz şekilde yerine getiriyordu. Hiçbir zaman kız erkek ayrımına uğramamıştık. Çünkü harbiyenin en sert çizgisidir kimsenin kimseden ayrımı olmaz din, dil, cinsiyet... Alt üst ilişkisi vardı ve onda da sadece mevki olarak bize bunu hissettirdiler. Bazen geriye dönüp baktığımda iyi ki hedefimi sabit tutmuşum diyorum. İyi ki kazandım,iyi ki buraya geldim. Ayrım yoktu eşitlik adalet vatan sevgisi karşılıksız olarak yapılan şeyler benim her zaman öncelikli sınırımdır ve bu yolda tek olmadığımı benim gibi ve gibilerinin olduğunun bilincinde olmak müthiş bir duyguydu.
" Yoruldun mu?" diye yanıma yaklaşan Seyhan ile düşüncelerimden çıktım.
" Yok,sen " kafasını olumsuz anlamda sallayınca sırıttım.
Sıcaktan dolayı kan ter içinde kalmış çok uzun olmayan saçları alnına düşmüştü. Düzeltmek istesemde bir taraflarım yemediği için vazgeçtim. Gözleri güneşten dolayı bal rengi duruyordu ve hala her haliyle ilk gün ki gibi kalbimin hızlı çarpmasına sebepti.
" Şu halde bile yakışıklısın ,birde bana bak savaştan çıkmı.... Bu biraz haklı tabir oldu valla ben savaştan çıkıyorum ama bu savaş seni etkilememiş gibi ?" Diye şirince sırıttım.
Dişlerini göstererek kocaman güldüğünde bir kez daha öldüm arkadaşlar...
Hafif kulağıma eğilip ;
" Etkilendiğim tek savaş senin güzelliğin oluyor bil istedim." diye muzipçe sırıtıp geri çekildi. Yanaklarımın ısındığını hissettiğimde onu öpmek ,sarılmak istedim ama şartlar...
Tekrar engellerden geçtik. Sona doğru gelmiştik ki Seyhan dikenli tellerin bulunduğu engelden geçerken kolunu fena halde yaraladı. Sesleri duyduğumda kısa bir an dursamda Ali Üstteğmenimin
" Durmak yok Ünal !Bitir şu parkuru" diye sertçe bağırması ile yüreğimi kaplayan telaş ile hızla bitirdim. Ali üsteğmen durumu fark edince gözüyle geç işareti yapınca baş selamı verdim minnetle ve Seyhan'a doğru koşmaya başladım.Kolunun üst kısmı çok derin olmayacak şekilde açılmıştı.
" Bu dikkatsizliği nasıl yapıyorsun Kaya! Biz yanlış kişilerle mi devam ediyoruz yola ,sen buralara kadar böyle hatalar yaparak mı geldin!?" Diye sert çıkışı ile sessizlik oluştuğunda
" Eğer gelmediyseniz bundan sonrada hata yapmayacaksınız, burada hataya yer yok, dalgınlığa, boşluğa... Hata yapmak için çok yanlış yerdesiniz. Git baktır yarana sonra gel tamamla eğitimini!" diye azar çekmesi ile herkes gerilmişti. Seyhan ifadesiz bir şekilde suratına baktı ve yarasına rağmen ayağa kalkıp esas duruşa geçip "emredersiniz üsteğmenim." dedikten sonra devreye Ali üsteğmen girdi ve " Ünal al götür Kaya'yı yarasına baksınlar" diye koca yürekliliğini bir kez daha gösterdi.
beraber yan yana sıhhiye ekibinin yanına yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALLEDERİZ
Short StoryMilli Savunma Üniversitesi sınavına hazırlanan kalbi kırık bir platonik olan Nalan hayat enerjisi ve neşesi ile asla pes etmeden hayatı ve hayallerine giden yolda çabalar ve bir hayale yürürken bir çok hayaline aslında ilk adımı atmıştır.... *** ...