"Hadi Nalan işin bittiyse çıkalım" diye bana kapıdan seslenen Seyhan'la kafamı dosyalardan kaldırıp uykusuzluktan şişen gözlerle ona baktım ve kollarımı masaya dayayıp boğuk sesimle cevap verdim.
" Seyhan bitmedi, bitmiyor, beni bırak sen devam et "
Yavaş adımlarla içeri girip yanıma geldi omzumu sakince okşadı.
" Bu gün yeterince çalıştın hadi kalk çıkalım yarın bende yardım ederim biter."
Kafamı masadan kaldırmadan yan yatırarak ona baktım şefkatle. Bir insan her gün yakışıklı olur mu sorusunun canlı kanlı hali karşımdaydı. Ve benim aşk son sürat hızla büyüyordu. Benim için Seyhan'ı yakışıklı kılan şey kalbinin güzelliğiydi. Ona her baktığımda içimde büyüyen sevgi ona bu denli aşık oluşumdu.
1 yıldır milli savunma üniversitesinde bizler eğitim verip subay ve astsubayları yetiştiriyorduk ve bir yığın dosyalar devlet işleri ile uğraşıyorduk. Kimse bana askeriyede bu denli dosya işi ile uğraşacağımı söylememişti halbuki.... Neyse...
Son aylarımızdaydık. Daha sonra tayinimiz çıkıp görevlendirme alacaktık. Kadın erkek ne kadar eşit davranılsa da genellikle erkekler sınır veya ülke dışına gönderiliyordu. Seyhan dan ayrılmak düşüncesi bile beni yıktığı için yazın evleniyorduk.
Eş durumu ile beraber olacaktık görevlendirmelerde. Vatanın her yanı benim için memleketti ama benim için asıl memleket Seyhan'dı.
Eğitim gördüğüm yerde eğitim vermek ise çok gurur doluydu her ne kadar yorucu olsada. Valla kemal yüzbaşı çok sabırlı bir insanmış arkadaşlar ben bile son bir yılda burada kurtlar vadisi hikmet gibi gereksiz sinir ile dolaşıyorum.
Hata yok , imkansız diye bir şey yok ,işimizin ciddiyetini eğitimlerde bu kadar bilincine varmasamda şuan ne kadar kutsal ve sonsuz olduğunu anlıyordum ve ne kadar doğru meslek seçimi yapmışım diye her sabah kendimi alnımdan öpmek istiyorum. Şaka şaka....
Yerimden kalktım ve Seyhan'ı yanağından öptüm
" Seni seviyorum, üstümü giyip geliyorum" diyerek soyunma odasına gittim. Gözüm saate kaydığında Ezgi 'nin çıkışına yaklaştığını gördüm dolaptan telefonumu alıp çıkıp çıkmadığına dair bir mesaj attım ve askeri formamı çıkarıp sivillere geçiş yaptım. Aynada kaymış tipime bakıp saçlarımı açıp ellerimle hacim vererek düzelttim çantamdaki maskaramı alıp sürdükten sonra rujumu sürüp çıktım.
Ezgiden gelen mesajla telefona baktım
Ezgi kuşum: siz çıkın evrakları dosyalayacağım, yarına kalırsa sinirden deli olarak beni burdan deliliğe uğurlarsınız😅
Mesajına gülüp yanıtladıktan sonra dışarıda beni bekleyen Seyhan'ın yanına geldim.
"Hadi gidelim" dedim.
Arabaya geçip radyoyu açtık. Ankara'da deniz sahil olmadığı için en çok zorluğu bu konuda yaşıyordum. Bizde bir park keşfettik burada sessiz sakin huzur veren bir yerdi bizim için. Gelirken yoldan aldığımız dürümleri açıp seyhana uzattım ve bende alıp iştahla yemeye başladım.
" İbrahimler bizden önce nasıl evlendi ya " dedim gülerek
Seyhan da aynı şekilde tebessüm ile karşılık verdi bana
" Sırayı kaptırdık ama bizim düğünümüz çok güzel olacak" 32 diş gülümseyerek sıkıca sarıldım.
İbrahimler hayırlı işleri uzatmak iyi olmaz düşüncesi ile bu hafta resmi nikah yapıp haftasonu ise burda düğünleri olacaktı.
Onlar için çok mutluydum. Çevremdeki bu denli mükemmel insanların mutluluğunu görmek beni de mutlu ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALLEDERİZ
Short StoryMilli Savunma Üniversitesi sınavına hazırlanan kalbi kırık bir platonik olan Nalan hayat enerjisi ve neşesi ile asla pes etmeden hayatı ve hayallerine giden yolda çabalar ve bir hayale yürürken bir çok hayaline aslında ilk adımı atmıştır.... *** ...