AHUVAH

Ahuvah-16

Hemen sonrasında ise tekrar zil çaldı. Ahmetin  birşeyini unuttuğunu  düşünerek kapıya koştum. Hızlıca kapıyı açtım.
Kapıdaki kişiyi gördüğümde ise gözyaşlarıma engel olamadım...

************

Ellerindeki koca bavullarla karşımda duruyordu işte. Ellerimle gözlerimi kapatıp tekrar açtım. Hala karşımdaydı Rüya değildi.  Uzun saçlarımı toplamış. Rahat kıyafetler giymişti. Nihayet yanımdaydı. Belki öz değildi ama benim herşeyimdi.

Vakit kaybetmeden sımsıkı sarıldım canım arkadaşıma. Oda bunu bekliyormuş gibi sardı kollarını bedenime.

Hoşgeldin kardeşim. İyiki geldin. Seni o kadar çok özledim ki anlatamıyorum."

Kalbimden geçenleri dile getirdim.  Daha fazla dayanamayıp ağlamaya başldım. Ayrılışımız geldi aklıma. Veda bile edememiştik birbirimize. Ama işte gelmişti.

" Hadi ama Ahu beni gördüğüne sevinmedin mi ? Bu kadar ağlayacağını bilsem gelmezdim. "

Dedi ağlamamı sevmiyordu. Bunu bildiğim için dedikleri beni gülümsetti. Ondan ayrılıp elindeki bavulların birini alarak içeri geçtim.  Oda elinde kalan diğer bavulla içeri girdi ve kapıyı kapattı.  Bana bakarak kaşlarını çattı.
" Sende ağlamak için yer arıyorsun Ahu yaa ben buraya mutlu ol diye geldim. Ama kardeşim beni görüp salya sümük ağlıyor. Olurmu böyle "
Dedi beni azarlayarak.
" Seni ne kadar özlediğimi biliyorsun Burcu. Elimde olmadan gözlerim doluyor ne yapayım ben." Ağlamaklı şekilde konuştum. Onun yufka yüregini biliyordum. Sevdiği kimseye kıyamazdı o.

" Ağlamanı sevmiyorum biliyorsun Ahu. O yüzden hep gülümse lütfen. Hem benim yakışıklım nerde? Onu görmek için sabırsızlanıyorum. "
Oğlumu ne kadar çok sevdiğini biliyordum.  Hamileliğim boyunca sürekli beni ve oğlumu merak etmiş. Hergün aramıştı bizi.

" Oda seni bekliyor teyzesi . Sabahtan beri yollarını bekliyoruz. "

Koluna girip odama doğru yürüdüm. Odaya  girdiğimizde. Burcu bir süre odayı inceledi. Gözlerinden koca bir  hüzün geçti. Bunları haketmediğimi düşünmüş olmalıydı. Kısa bir sürede kendini toplayıp. Bana gülümsedi. Onu yıllardır tanıyordum ve bu içten bir gülümseme değildi. Sanırım acımıştı bana. O an birazcık utandığımı hisettim. Küçük yatağımın yanında bulunan beşiğe doğru yürüdü. Heyecanla konuşmaya başladı. 
" Yaaa teyzen sana kurban olsun.  Yerim ama ben seni. Ahu bakarmısın sanki biraz bana benziyor gibi. "
Dedi gülümseyerek . Uzanıp beceriksizce kucakladı Eymen'i. Oğlumda gözlerini kocaman açmış bakıyordu çılgın teyzesine. Burcu bebeğimle birlikte salona geçtiğinde bende peşlerinden gittim.
Odaya girdiğimde gördüğüm görüntü gülümsetti. Oğlumu kucağına yatırmış hem konuşup hem de öpüyordu. Beni gördüğünde konuşmaya başladı.
" Canım şu mavi olan bavul sizin için. Annem torumun herşeyini almak bana yakışır diyerek birsürü şey aldı. Bende yeğenim için birkaç küçük hediye almış olabilirim tabiki. Hadi aç bakalım beğenecekmisin?"

İyiki tanımıstım onları. O kadar şeyden sonra bana birtek  yüz çevirmeyen yanımda olan onlardı. Ve hala bana değer veriyorlardı. Ne kadar dua etsem azdı sanırım onlara . Heyecanla kocaman bavulu açtım. İçinde bir bebeğin ihtiyacı olabilecek herşey vardı.
Ağlamamak için kendimi o kadar zor tutuyordum ki. Sanki içim yanıyordu.
" Teşekkür ederim hakkınızı nasıl ödeyeceğim bilmiyorum Burcu."
Dedim utanarak.
" Hadi ama insan ailesine teşekkür ederim mi Ahu. Daha fazlasını yapmak isterdik ama elimizden bu kadarı geldi ancak. Asıl sen kusura bakma. Doğuma bile gelemedik.
Hem altlarda senin  içinde birkaç kıyafet var. Dene bakalım olacak  mı?"
Kıyafetlerin içinden birini alıp denemek için odama gittim.
Rengi maviydi. İçindeki beyaz puantiyeler elbiseye farklı bir hava katmıştı. Boyu nerdeyse bileklerime kadar uzanıyordu. Aynada uzun süre kendime baktım. Fazlasıyla  yakışmıştı . Gözlerimi ön plana çıkarmış farklı bir hava katmıştı bana.

Uzun süre aynadan kendimi inceledim. Geçmişteki anılarım sızdı düşüncelerime. Bir türlü peşimi bırakmıyordu işte

Geçmiş zaman

Elimdeki paketi açmaya çalışıyordum heyecanla.  Titreyen ellerim bana hiç yardımcı olmuyordu.

Nihayet paketi açtığımda içinden mavi bir elbise çıktı. En sevdiğim rengi nasılda bilmişti böyle. Rengi o kadar güzeldi ki. Sanırım sürekli giyecektim bu elbiseyi.
Kafamı kaldırıp ona baktım. 

Oda benim tepkimi bekler gibi bakıyordu yüzüme. Biran onun da heyecanlandığını düşündüm.
" Çok tesekkür ederim yağız bu elbise mükemmel.  Zaten mavi benim en sevdiğim renk. Nasıl bildin bunu. Söylediğimi hatırlamıyorum. " dedim safça
" Burcu'ya sordum sevgilim. Hem sana da cok yakışacağını biliyordum. Aslında sana her renk yakışır biliyorum ama mavi bir başka sanki.
Hem aklıma ne geldi. Acaba yatak odamızı da mı mavi yapsak. Seni mavi çarşafların arasında hayal bile edemiyorum yavrum.  Kim bilir ne kadar  güzel olursun  yatağımızda."

Utanmazca  kurduğu cümleler baştan aşağı kızarmama sebep oldu. Oysa bundan zevk alıyordu.  Yavaşça vurdum karnına

" Beni utandırmaktan vazgeç artık. "
Keyfî daha da yerine geldi. Beni utandırmayı seviyordu.

" Yavrum ne  dedim de utanıyorsun.  Bunlar daha ne ki birde o yatakta birlikte olduğumuzda neler olacağını düşün. O zaman ne  yapacaksın?"

Aklıma gelen şeylerle birlikte kafamı kuma gömmek istedim. Neden utanmaz bir sevgilim vardı ki benim . Bunlar böyle dışarıda konuşulacak şeyler miydi.

Ahh ne diyorum ki ben bunlar konuşulacak şeyler bile değildi ki. Ve bunları sevdiğim adamdan duymak fazla utanmazcaydı  sanki.

Yağız beni göğsüne doğru çekti.
" Ahumm neler geçiyor senin bu güzel kafandan söyle bakalım bana."
Nasıl söyleyeceğimi düşündüm.

" Şey sanırım ben bunları konuşurken geriliyorum. Bunlar fazlasıyla  ayıp şeyler.
Bide sanırım korkuyorum. Çok acıyormuş ya ." Dedim kafamı göğsünden kaldırmadan.

" Kim diyor sana bunları güzelim. Hem benden başka kimseyle birdaha böyle şeyleri konuşma olur mu sevgilim?"

" Bir arkadaşım söylemişti . Şey o evlendi de. "
" Ne yani kocasıyla yaşadıklarını sana mı anlattı. Birdaha görüşmüyorsun onunla tamam mı yavrum . İnsan kocasıyla yasadıklarını nasıl bir  başkasına anlatır ki anlamıyorum. Birdaha bu konuları kimseyle konuşmak yok. Ne merak ediyorsan gel bana sor . Benden başka kimse yok tamam mı deniz gözlüm. "

Hadi ama bunu ona neden söylemiştim ki. Resmen hem azar yemiş hemde yerin dibine girmiştim. Şimdi nasıl bakacaktım onun yüzüne. Resmen beni şey meraklısı sanacaktı.