Benim hikayemde en günahkar bendim, aynı zamanda en günahsız olanda. Hersey babamın annemi sevmesiyle başlamış.
Dışarıdan ne kadar masum görünsede tam olarak öyle değil .
Şimdi diyeceksiniz ki sevmek kadar güzel ve masum ne var. Haklısınız tabi ama sevgi imkansız olanla o kadar da masum olmuyor.Babam annemi yurtdışında çalışmaya gittiğinde tanımış. Çokta sevmiş onu . Fakat burdaki tek sorun anneminin başka bir adamla evli olmasıymış. Babam bunu öğrendiğinde artık herşey çok geçmiş. Ben annemin rahmine tutunmuşum çoktan.
Bu bile babamı durdurmamış daha sık görüşmeye başlamışlar. Babam annemi de alıp Almanya'dan Türkiye ye kaçmak için plan yapmış.
Annemse ilk zamanlar buna karşı çıkmış. Sonrasında karnı büyüdükçe bu fikir onada cazip gelmiş. Bana yaptığı gibi 2 çocuğunu da arkasında bırakıp kaçmış.
Babamla birlikte Türkiye ye gelmişler. Tabi karnıburnunda babanemin karşısına çıkınca pek iyi şeyler olmamış.
Karşısında ona göre neredeyse çıplak olan annemi görünce kendi ailelerine uygun olmadığını, çevredeki insanların neler diyeceğini söyleyip karşı çıkmış bu ilişkiye.
Babamda konuyu tamamen açıklayınca evde kıyametler kopmuş. Babam annesini ve babasını karşısına almış. Annemin elinden tutup çıkarmış o evden.Biriktirdiği parayla ev tutmuş annemle beraber yaşamaya başlamışlar. Mutlulukları ben doğana kadar sürmüş.
Ben birkaç aylıkken araları daha da bozulmuş.Sürekli kavga etmeye başlamışlar. Annem çocuklarını özlediğini ve pişman olduğunu söylemiş babama. Babamsa anneme o kadar aşıkmış ki kaldıramamış bunları.
Geceleri eve gelmez olmuş. Kirayı bile ödeyemeyecek duruma gelmiş. Babanem de bu durumlarını görünce küs kalmaya dayanamamış . Onları kendi evine çağırmış.
Babam bununla birlikte sevinirken annem için durum tam tersi olmuş. Gitmek istememiş o eve.
Ama babamın ısrarlarıyla taşınmışlar. İlişkileri düzelmek yerine daha da kötüye gitmiş. Mahalledeki dedikodular bitmek bilmemiş.
Annemin kıyafetleri ve hareketleri çevresindeki insanlara uymadığı için çokça dışlanmış. Nikahları olmadığı da duyulunca herşey sarpa sarmış.Babanemin dediğine göre annemin gözü hep dışarıdaymış. Babamı evliyken nasıl baştan çıkarmışsa herkese de yapabilirmiş.
Sanırım öylede olmuş. Ben 2 yaşıma yeni girdigim vakitlerde babanem komşudayken beni tek başıma bırakıp terketmiş evi.Eve gelen babanem kapıyı açık görünce korkmuş hırsız girmiş sanmış . Benim ağlamaları mı da duyunca koşarak girmiş eve.
Ağlamaktan kıpkırmızı olmuştun derdi bana anlatırken. Başta ne olduğunu bile anlamamış tabi. Taki annemin dolaptaki kıyafetlerini ve evdeki değerli eşyaları bulamayıncaya kadar. Komşularda koşup gelmiş eve .O evde ben dışında tek bir mektup kalmış annemden . Babanem okuma yazma bilmediginden başkalarına okutmuş mektubu. Şöyle yazmış annem ;
Kızımmm
Bu mektubu senin için bırakıyorum. Belki şimdi okuyamayacaksın ama büyüdüğünde benden sana birşey kalsın istiyorum. Beni affet diyemem hakkım yok biliyorum ama benden nefret etme .
Ben bi hata yaptım . Bedelini senin ödemen gereken bi hata. Babanla tanıştığımda evliydim bunu ona söylemedim. Sonra sen büyüdün içimde , sana kıyamadım . O an gözüm hiçbirseyi görmedi. Sadece babanı sevdim sandım. Ama buraya gekdikten sonra hersey degişti. Ben eski hayatımı ve çocuklarımı çok özledim.
Tıpkı sana benzeyen iki tane abin var kızım. Keşke aranızda bir seçim yapmak zorunda kalmasaydım. Ama böyle olmak zorunda kızım. Onların yanına gideceğim. Bana ihtiyaçları var. Anneni hiç unutma olur mu. Bana o kadar benziyorsun ki ,gözlerin, şaçların, burnun tıpkı ben. Seni yanımda götüremem .
Bunu yaptığım için beni hiç affetmeyeceksin biliyorum. Bende kendimi hiç affetmeyecegim. Seni babana emanet ediyorum.Çok üzgünüm kızım. Seni seven annen
Lena MÜLLER
İşte benim hayatım tam olarak buydu . Annemin gitmesinin ardından babam bunalıma girmiş. Eve bile gelmez olmuş. Annem sadece bana degil onada büyük bir yara bırakmış.
Mahallede başka bir adamla kaçtı dedikoduları yayılınca da babam daha fazla dayanamayıp intihar etmiş. Yani kısacası beni hiç düşünen olmamış.
Herkes yalan bi aşkın peşine düşmüş meğer. Annesizliğimin ardından 5 ay sonrada babamı kaybetmişim.
Babannem ve dedem beni yurda vermeye kalkışmışlar başta. Sonra ne değiştiyse vazgeçmişler bundan.
Bu olayların suçlusu benmişim gibi büyüdüm o evde. Dedem beni ne kadar seviyorsa babanem o kadar nefret ederdi . Mahallede de pek hoş karşılanmazdım. Çoğu kişi çocuklarını benim yanıma göndermezdi bile.
Hatta birgün diğer çocukların peşinden komşumuzun bahçesine girmiştim. Tam onlarla oynarken evin sahibi gelip beni kolumdan tutup dışarı çıkarmıştı.
" Birdaha buraya gelme . Kaç sefer söyledim Ayşe ye şu kızı buraya getirme diye. Dinlemiyor ki beni. Şu haline bak bit, pire bulaştıracaksın çocuklara."
Kolumdan dışarı doğru yitincede. Yere düşmüştüm. Düşünce ellerim ve bacaklarım çok acımıştı. Nerdeyse 6 yaşındaydım. Dediklerini bile tam anlamadan sadece ağrıyan yerlerim için ağlamıştım.
Aslında işte o gün anlamalıydım insanların ne kadar kötü olduğunu. Ama ne bilebilirdim ki o an sadece acıyan dizimin derdindeydim...