2. Heartache ¬

811 22 99
                                    


Acaba senin de bana karşı koyamayacağını her şeyin başında öğrenseydi ne yapardı?

Ne yaparsa yapsın, biz yine birbirimizi severdik.

Geleceğini öğrenmek kalbimi ısıttı ve yüzümde gizleyemediğim bir gülümsemenin oluşmasına sebebiyet verdi. Ama hemen toparladım. -yani umarım toparlayabilmişimdir-

"Arkadaşın umrumda bile değil, bir daha ondan bahsetme!" diye umursamaz olmasını umduğum bir tavırla ona çıkıştım.

Dışımdan bunları söylerken içimden "Hayır, onun hakkındaki her detaydan bana bahsetmeni istiyorum." diye geçirdiğimi hatırlıyorum.

Tabi ki sadece içimden geçirmekle yetindim.

Louis ikna olmamış bir yüz ifadesi ile "Eminim umrunda bile değildir, gülümsemen bulutları dağıtacak güzellikteydi." dediğinde laf arasında beni övmesine sevinmiş ama o an üstünde duramamış ve cevap verirsem onunla asla başa çıkamayacağımı bildiğim için sessiz kalıp camdan geri çekilmeyi seçmiştim.

Yatağımın ucuna kıvrılıp uyuklayan küçük ve buruşuk köpeğime yöneldim.

Onu kucaklayarak havaya kaldırırken "Duydun mu Darwin?! O yakında buraya gelecek!" dedim heyecanla ve kısık olmasını umduğum ses tonum ile.

Darwin'in pek umurunda olmadığını -daha doğrusu anlam veremediğini- bilsem bile heyecanımı biri ile paylaşma isteğimi bastıramıyordum ve etrafımda kendimden 10 yaş büyük birine duyduğum aşkı anlatacak tek kişi olarak onu bulabiliyordum.

Ah, birde günlüğümü...

Yeterince güzel olup olmadığımı kontrol etmek için sık sık aynaya bakarak ve sürekli saati kontrol ederek gelmeni beklediğim tam on bir dakikanın ardından -ki bu süre bana on bir saat gibi gelmişti- sırasıyla bahçe kapımızın açılma sesini, homurtusunu hafızama kazıdığım siyah arabanın sesini ve en sonunda da senin sesini duydum.

Gelmen bu kadar uzun sürmek zorunda mıydı?

"Tanrım, bana yardım etmelisin" diye geçirdim içimden, nefes alışverişim şimdiden hızlanmıştı.

"Hey" diye birine seslendiğinde abimi selamladığını tahmin ediyordum, sesinin güzel tınısı içimi ürpertti.

Tül perdemin ardından beni fark etmemeni umarak seni izlemeye başladım.

Yanlış tahmin, selamladığın kişi bahçedeki çiçeklerimiz ile uğraşan babammış.
El sıkıştıktan sonra kısaca bir şeyler konuştunuz ama sesinizi duyamamanın verdiği can sıkıntısı ile sessizce ofladım ve o dakikalarda yüzünün güzelliğini incelemekle yetindim.

Kelimelere nasıl dökülür bilemiyorum, sadece çok güzeldi.

Bir bahar esintisi kadar güzel...

Hafif esen rüzgarın okşadığı saçların ve diğer anlatamayacağım kadar mükemmel olan her şeyin ile tam da evimin bahçesinde duruyor, ara sıra küçük gülümsemeler ile babama bir şeyler anlatıyor yeri geldiğinde de ufak kafa hareketleri ile onu onaylıyordun.

Tam konuşmanız bittiği sırada içeri girmek üzere evimizin kapısına yönelmiştin ki birden bire durdun.

Ben seni durduran şeyin ne olduğunu merak ediyorken kafanı hafifçe kaldırıp seni izlediğim pencereme baktın ve bana ufak bir gülümseme bahşettin.

Ardından tekrar evin kapısına yöneldin.
Bu görüş açımdan çıkmana neden oldu.

Beni fark ettiğinden mi yoksa sadece orada olma ihtimalimi düşündüğünden mi bu hareketi yaptığını anlayamamıştım.

Back To Us  //Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin