İyi okumalar asklar <3Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağına inancım tamdı. Fakat ne olacağını hiç kestiremiyordum.
Uçaktan inip babamın bizi alması için gönderdiği arabaya bindik.
Sen kendin gideceğini söyleyip bizden ayrılmıştın. Biz de sırasıyla kızları evine bıraktıktan sonra evimize doğru yola çıktık.
Abim ile arabada tek kalmanın verdiği gerginlik kapıyı açıp arabadan atlama isteğimi körüklese de bunu yapmaya pek niyetli değildim.
Nihayet eve vardığımızda çıt çıkmayan sessiz yolculuğumuz son bulmuştu.
Arabadan inip doğru eve girdim.
Annem görünürde yoktu. Muhtemelen erkenden uyumuştu. Ben de babamdan kaçıp hızla odama yönelecektim ki bunu yaptığım sırada babamın sesini duydum. "Hey! Artık beni görmezden mi geliyorsun?"Birkaç basamağını tırmandığım merdivenin önünde durmuş bana bakıyordu.
Hemen yanına inip yapmacık gülümsemem ile ona sarıldım. Ve "Elbette hayır baba. Sadece seni fark etmedim. Yorgunluğum yüzünden." diye bahane üretmeye başladım.
Babam ellerini belimde sıklaştırıp bana iyice sarıldı "Öyle olsun. Zaten başka şansın olmadığını biliyorsun." dediğinde ona kafamı sallayarak yanıt verdim.
"Şimdi üstümü değişip Darwin'i görmem gerek baba. Sabah yanına uğrayacağım." diyip koşar adımlarla üst kata çıktım ve kelimenin tam anlamıyla odama daldım.
Babam ile konuşmamı olabildiğince kısa tutmak her zaman en iyisiydi.
Yatağımın üstünde uyuklayan köpeğim kapıyı sertçe kapattığım için sıçrayarak uyanmıştı. Beni görünce yanıma koştu, onunla hasret giderdikten sonra duş alıp üstümü değiştirdim.
Ardından bavullarımdaki kıyafetlerimi yerleştirdim. Bu işi Adel'e yıkmak istemiyordum. Zaten oldukça yoruluyordu.
Bavulumu boşaltırken bir şeyin eksik olduğunu fark ettim. Çok önemli bir şey.
Günlüğümü yanımda getirmemiştim. "İşte şimdi bittim" diye düşündüm çünkü onun içerisinde yaşadığımız her şey yazıyordu.
Ah tanrım, gerçekten bu kadar kaos yetmezmiş gibi bir de buna gerek var mıydı?
Hemen en son nereye koyduğumu hatırlamaya çalıştım. Bir süre bu konuya odaklanınca günlüğü bir çekmeceye fırlatıp onu geri almadığımı hatırladım.
Pekala şimdi ben İngiltere'de, yaşadığımız her şeyin yazılı kanıtları ise İtalya'daydı.
Hızla seni aradım ve açmanı bekledim.
Sonunda telefona cevap verdiğinde tapılası sesin kulaklarımı doldurdu."Carmen, nasıl gidiyor?"
"Çok kötü bir şey oldu."
"Ne? Yine ne oldu?"
"Harry, bir günlük tutuyordum. İçerisine yaşadığımız her şeyi yazıyordum. Ama onu buraya gelirken yanımda getirmemişim. Otelde unutmuşum."
"Carmen, nasıl sürekli bir şekilde başımızı derde sokuyorsun?"
"Bu benim suçum mu?"
"Hiçbirimizin suçu yok. Sadece bela çektiğin inkâr edilemez bir gerçek."
"Doğru söylüyorsun. Aksi takdirde seni sevmemin de başka bir açıklaması olamazdı."
"Pekala, sakin ol. Oteli arayacağım, odanı arayıp günlüğü bulacaklardır. Onu teslim aldıktan sonra sana ulaştırım. Şimdi söyleyecek başka bir şeyin yoksa kapatmam gerek. Sonra tekrar arayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back To Us //Harry Styles
FanfictionHikaye yaş farkı ve cinsel ögeler içeriyor ⚠ Abisinin en yakın arkadaşı Harry'e aşık olan ve aşkı hiç beklemediği bir şekilde karşılık bulan Carmen, abisi Louis'nin de Harry'den hoşlandığını nasıl tahmin edebilirdiki? -Larry kurgusu değildir.-