8. I Want You Carmen¬

425 21 33
                                    


İyi okumalar luvs <3

Bakışlarında hüznün en koyu tonu vardı.

"Sen bana ne yaptın böyle Carmen?" diye sorarken benimde gözlerimin dolduğuna emindim. Sesindeki burukluk canımı acıttı.

"Bir şey yapmıyorum" diye mırıldandım.
Sesim içime kaçmış gibiydi.

"Neden seni aklımdan çıkaramıyorum?" dediğinde "Benim durumum farklı sanıyorsan yanılıyorsun" diye sızlandım.
Sesim hala fazla kısıktı.

Derin bir nefes alıp ellerini yanaklarıma koyduktan sonra "Biliyorum, biliyorum."
dedin ve hafifçe yanağımı öptün. Bu içimde bir şeyler yanıyormuş gibi hissettirdi.

"Beni aklından çıkaramadığını söylüyorsun ama Jesse ile sevgili olmuşsun bile" dedim kızgın çıkmasını umduğum bir tavırla.

"Ah, tam bir hataydı. Hayatıma birini alırsam seni düşünmeyi kesebileceğimi umut etmiştim. Ama başka biri ile olmanın hissettirdiği suçluluğu tahmin bile edemezsin."

Sen yavaş yavaş sözlerini işledikten sonra
dayanamayıp "Şimdi ne olacak?" diye sordum. "Bir halt bildiğim yok. " dedin.

Hala korkuyordun.
Ben her şeyi göze alabilecekken sen neden bu kadar korkaktın?
Benim için mi endişeleniyordun?
Ben senin yanındayken kimse bana ulaşamazdı. Eğer isteseydin.

Bu olanlardan anladığım tek şey bana karşı hislerinin hevesten fazlası olmamasıydı.
Hatta benimle bir ilişki içinde olma fikrinden nefret ettiğini bile düşünmüştüm.

"Hala kendinden emin değilsin, buna şaşırmıyorum." dedim buruk bir gülümseme ile sonra ağzını açmana müsaade etmeyerek "Masaya geri dönsek iyi olur." dedim. Ve hızla odama geçtim.
Elma suyu döktüğüm eteğimi başka bir etek ile değiştirdim. Ardından aşağı indim.

Yemek odasına gittiğimde seni masada buldum. Eski yerime, tam karşına geçtim.Ve yemek boyu göz ucu ile seni izledim.Sen bana hiç bakmadın,bakamadın.

~

Yemekten sonra bahçeye geçtik.
Bahçedeki çardakta oturup boş konuşmalarınızı dinledim.

Senin ile aramızda bir şey vardı ama aslında yoktu da.
Bu belirsizlik beni bitirmek üzereydi.

Bir an için gözlerin gözlerimi bulduğunda belli belirsiz bir göz hareketi ile evi gösterdin.

Dikkat çekmeyecek yavaşlıkta başımı çevirip arkamda kalan eve baktım.
Ve tekrar önüme dönüp gözlerimi gözlerine çıkardım.

Soran gözlerle sana baktığımda birden bakışlarını kaçırdın ve "Hemen dönerim" diyip kalktın. Eve girdin.

Herkes bunun sıradan bir tuvalet molası olduğunu düşünürken ben heyecandan yere yığılmama ramak kaldığını hissediyordum.

Çünkü beni çağırmıştın.
Beni çağırmıştın değil mi?
Mimiklerinden anladığım buydu.

Hemen peşinden kalkarsam çok belli olurdu. Bu yüzden beni evde beklemeni umarak neredeyse on dakika boyunca -ya da bana on dakika gibi geldi- oturduğum yerden kalkmadım.

Sonra esen Rüzgarı fırsat bilerek "Ben üşüdüm, odama geçiyorum."diyip eve geçtim.

BAŞARMIŞTIM. Oradan sıyrılmıştım.

Annem ve babam yurtdışından getirttikleri çiçek türleri hakkında Jesse ile sohbet ediyorlardı. Hazel ise Louis'yi kollarının arasına sarmış, bir şeyler anlatıp darlıyordu.

Back To Us  //Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin