Minho hyung benimle neden yemek yemek istediğini bir türlü anlayamıyorum. Bana acıdığı için mi yoksa bana karşı saygısı olduğu için mi? Bunları düşünmek beni gerçekten yoruyor. Eve geldiğimden beridir düşünüyorum. Onu görmezden gelmek istiyorum ama bunu yapmak imkansız gibi gözüküyor gözüme. Bilmiyorum. Kendim gibi düşünmediğimi farkediyorum.
Seungmin ise telefonlarımı açmıyor. Daha doğrusu telefonuna hala ulaşamıyorum. Nereye gittiklerini bile bilmiyorum. Eğer babasının tayini yüzünden gitmişler ise bana haber verirdi, diye düşünüp duruyorum. Neden bir anda sessizce? Balığına bakıp duruyorum, pacman çoraplarımızı giyip duruyorum fakat gelen olmuyor. Eski mesajlarımızı okuyup duruyorum çaresizce. Sonrasında telefonumu kapatıyorum.
Mutfağa su içmek için gittiğim sırada Minho hyungun telefonla konuştuğunu farkediyorum. Sessizce iniyorum. Rahatsız olmasını istemiyorum. Her şeyi sessiz yapmaya çalışıyorum. Kenarda duran Seungmin ile aldığım bardak dikkatimi çekiyor, ona bakıp dalıyorum birkaç saniye. Gerçekten özlüyorum. Gerçekten.
Telefon konuşmasını tamamen duyabiliyorum.
'Bugün gelemedim kusurabakma. Başka zaman bekli. Uhm bilmiyorum.' Minho hyunun kiminle konuştuğunu öğrenmek çok istiyorum o an. İçimden ya Seung ile konuşuyorsa düşüncesi geçiyor. Ya o ise telefondaki. Yapabileceğim bir şey yok. Bunu çok net biliyorum.
'Her zaman böyle yapmıyorum! Ah evet son birkaç haftadır böyleyim ama her zaman değil!' Minho hyung gerçekten sinirli gibi gözüküyor.
'Seung saçmalamayı kes!' Kalbim kırılıyor. Ben zaten bunun başıma geleceğini biliyorum aslında. Güvenmemem gerektiğini de ama yapamıyorum o zaman yapamıyorum.
Su bardağını tezgaha bırakıp yukarı çıkarken bana sesleniyor Minho hyung, 'Ne oldu?' Kalbim çok hızlı atmaya başlıyor, bunu hissediyorum. Çok şey diliyorum daha fazla konuşmayı diliyorum. Birlikte zaman geçirmeyi diliyorum.
'Efendim?'
'Ne oldu dedim.'
'Hiçbir şey. Sadece su içmek için geldim.'
Duruyor biraz. Bir yere takılı sanki gözleri.
'Duydun mu telefondakileri?' Şaşırıyorum
'Hayır?' Güvensiz bir bakış atıyor etrafa.'Demek Hayır?'
Kafamı sallıyorum.
'Duyduğunu biliyorum Jisung!' Sesini yükselttiği için korkuyorum. Fakat anlamıyorum duymamda ne sakınca var.'Fazla insanları dinliyorsun bundan vazgeçsen iyi olur. Senin iyiliğin için söylüyorum.' Bu sözler beni çok kırıyor. Söyledikten sonra direkt odasına gidiyor. Seung ile konuşup konuşmasını duyup duymamam dünyanın en çok önemli bir şeyi gibi davranması, bu beni kırıyor.
O farketmiyor yine. Bir gün iyi bir gün kötü.
Canım çok yanıyor. Gidecek bir arkadaşım bile yok olduğunu hatırlıyorum iyice üzülüyorum. Yalnızım. Gerçekten. Öyleyim. Dibine kadar hissediyorum.
mitski - francis forever
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iktsuarpok : minsung
Fanfictiondün bana saçımın çiçekler gibi koktuğunu söyledin, ve bugün seni bir papatya'nın üstüne basarken gördüm