Yaklaşık bir haftadır doğru düzgün bir şeyler yiyemiyorum. Keyfim yok oluyor ve keyfimi nasıl getireceğimi de bilmiyorum. Kyungoo teyze sürekli beni yemeğe çağırıyor, aşağı inmem için direniyor, fakat gitmiyorum. Gitmek içimden hiç gelmiyor. İştahım o kadar yok ki çantamda duran favori krakerimi bile yemek istemiyorum.
Bir hafta önceye gidersek...hiç istemediğim bir şey yaşandı. Hemde hiç istemediğim,
"Hey Jisung! Minho ve yanındaki Seung'u görüyor musun?"
Kafamı kaldırıp karşımda Minho hakkında konuşan Seungmin'e bakmıştım. Ne hakkında konuştuğu hakkında bir fikrim yoktu o zaman ve 'Seung denen kız kimdi?' diye düşünüyordum.
"Kimle kim?"
Gözlerini devirip tekrar etmişti Seungmin. Bilmiyorum o zaman çok garip hissetmiştim, kusucakmış gibi, gerçi şimdi yine öyle hissediyorum.
"Dinle, dinle. Minho hyung ve Seung, hani şu vokal sınıfının birincisi olan kız."
Söylediklerini anlayamaya çalışmam ve çığlık atmam bir saniyemi bile almamıştı. Şaşırmıştım o zaman tabii, düşünsenize çocukluğunuzu geçirdiğiniz adam başka birinin elinde? Herneyse.
"NE? ŞAKA YAPTIĞINI SÖYLE!"
"Şaka yapmıyorum.Sakin ol!"
O an etrafımdaki sesler, bakışlar umruma gelmemiş, ve onların çıkma gerçeği beynime ağır bir şekilde saplanmıştı.Yıllardır birlikte vakit geçirdiğim kişi ara tatilinden sonra sizden uzaklaştığında hissettiğiniz şey işte tam olarak buydu.
Muzun kabuklarını soyarken muzun çığlık atıp ağlaması gibi bir olasılıktı benim için. Tamam saçmalıyorum fakat canım yanmıştı.
"Çıkıyorlar mı yani? Bu şimdi Minho hyung o kızın arkadaşlarının bana ne kadar zorbalık yaptığını bilmiyor mu demek oluyor?" Minho hyung salak. Herneyse. Bu bilgi için üzgünüm.
Seungmin derin nefes alarak cevaplamıştı.
"Evet," nasıl hissettiğimi bilememiştim. "maalesef ki öyle.""Gerçi bende bilmediğini biliyordum tamam sorun yok.Ama böyle bir şey...O kız fazla şey değil mi?"
"Fazla sinsi mi demek istedin Jisung?"
"Aynen öyle."
"Şimdi ne yapacaksın?"
"Hiç." Çünkü kalbim kırılmıştı.
"Onu sevdiğini biliyorum, cidden düzgünce söyle ne yapacağını?"
"Ha-"
"Jisung."
"Bilmiyorum."
"Yemek yiyerek stres atmaya ne dersin?"
"O yemekleri üzerine kusmamı istiyorsan, evet."
"Eve gidiyorum, kalsın."
"Bende gidiyorum, ah demek bu yüzden Minho hyung kaç haftadır okul sonu ve girişlerinde benimle birlikte okula girmiyor, çıkmıyordu." Benimle birlikte görülüp yanlış anlaşılmaya sebep vermek istememişti.
Seungmin derin bir nefes almıştı.
"Sadece eve git yat tamam mı? Ve bir şeyler ye sana bir şey olmasın.Yarın düzgünce konuşuruz."Kafamı sallamıştım. Başka ne yapabilirim ki zaten?
•
Seungmin ile ertesi gün konuştuğumuzda ise sonu ağlayarak bitiyor, ve evlere dağılarak.
O kızın ve arkadaşlarının bana yaptıkları normal şeyler değil. Kilomla, yüzüm ile, ders notlarım ile sürekli dalga geçtikleri bir gerçek. Minho hyung'un bunları bilmemesini o Seung denen kızın sinsiliğine atıyorum.
Minho Hyung bana selam vermez,beni görmez oluyor. Sürekli ondan bir adım bekliyorum, salak gibi. Bir sözcük, cümle ne olursa olsun bekliyorum, yılmıyorum fakat o sözcüğün gelmeyecek olması, eh her şeyi daha da garip kılıyor. Tanıdığım Minho hyung'dan öte bir şey'e kılıyor.
Tamam abarttığım doğru...fakat canım yanıyor.
O kız Minho hyung'u benden çalıyor. Bunu çok iyi biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iktsuarpok : minsung
Fanfictiondün bana saçımın çiçekler gibi koktuğunu söyledin, ve bugün seni bir papatya'nın üstüne basarken gördüm