O gün ki olaydan sonra kendimi yatağa atıp bir güzel ağlıyorum. O günden sonra gökyüzünü izlemeyecek
hale geliyorum.O günden sonra çatı katını çocukça gelecek ama bırakmaya çalışıyorum. (azıcık başarılı oluyorum.)
"Jisung-ah hadi!"
"Geliyorum Kyungoo teyze!"
Kahvaltı masasına oturduğum da ise içim huzursuz. O gün ki olay açılacak diye kendimi yiyorum.
"Bugün seninle birini tanıştıracağım anne."
Kyungoo teyze Minho hyung'um sözleri karşısında bir-iki dakika afallayıp duruyor.
"Kim? Bu aniden..."
"Seung adı."
Kyungoo teyze kaşlarını çatarak dudaklarını ısırıyor.
"Bir yerden tanıdık geliyor..." duruyor, "herneyse tamam." diyerek bitiriyor cümlesini.
Kyungoo teyze Seung'u tanıyorsa büyük ihtimalle Seungmin ve onun boş boğaz ağzı yüzünden.
Onu Seungminle tanıştırdığım için azcık pişman oluyorum şu an fakat yapacak bir şey yok, ve bunu başka bir şekilde öğrenmesi imkansız. Çünkü genelde ona böyle şeyleri (yaşadığım) söylemiyorum.
"Seung buraya geldiği gün ben Seungminler'e gidebilir miyim?" diye bir soru soruyorum. İzin vermesi için parmaklarımı sırtımdan çapraz yapıyorum.
Kyungoo teyze çok geçmeden onaylıyor. Minho hyung ise sadece bakışlarını bana çevirip, kaşlarını çatarak kahvaltısına devam ediyor.
Ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.
Ben de o sırada tabağımdaki şeyleri renklerine göre ayırmakla meşgulüm.
Hiçbir şey yiyesim gelmiyor ki. Hemde hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iktsuarpok : minsung
Fanfictiondün bana saçımın çiçekler gibi koktuğunu söyledin, ve bugün seni bir papatya'nın üstüne basarken gördüm